13 Ocak 2025 Pazartesi

Kariyer Danışmanlığının Altın Kuralları


Kariyer danışmanlığı yön bulmada bir pusuladansa bir harita gibidir.
"Ne olmak istiyorsun?" sorusunun cevabı her zaman doktor, mühendis, avukat olmayabilir.
"Dünya turu yapan bir vlogger olmak istiyorum." cevabıyla da çok sık karşılaşırız, "Kafes dövüşçüsü olmak istiyorum." diyenle de.
Hayat sadece statülerle ve ünvanlarla değil, mutlulukla anlam kazanıyor.
Bu nedenle herkesin hayali saygıyı kesinlikle hak eder.
-----
Kariyer bir "yol" değil, bir "yolculuk"tur.
Bizi başarıya götürecek tek bir rota da yoktur.
İnişli çıkışlı yollarda bir ileri bir geri giderek yolculuklarımızı gerçekleştiririz.
Kendi isteklerimizi ve beklentilerimizi net bir şekilde keşfetmek yolda çekeceğimiz zahmetleri azaltır.
-----
Özgeçmişimizde yer alacak her bir bilgi bizim kimliğimiz anlamına gelmez.
Havalı ve gösterişli deneyimler, eğitimler, sertifikalar ve başarılar çoğu zaman yanıltıcı olur
Bunların yerine "Bu gerçekten benim kim olduğum hakkında fikir veriyor mu?" diye sormalıyız.
Sayfalarca özgeçmiş yerine, kim olduğumuzu ve olabileceğimizi yansıtan birkaç anlamlı cümle daha iyi sonuç verir.
-----
Hangi mesleği seçeceğimize, hangi işi yapacağımıza ve hangi işyerine başvuracağımıza bizim yerimize karar verenler olacak.
Ancak kariyerimiz başkalarının bizim adımıza verdiği kararlarla ilerleyemez.
Hayat bizim hayatımız olduğuna göre, karar da bizim kararımız olmalı.
Düşe kalka, hata yapa yapa doğruyu öğrenecek, ilerleyecek ve kimseyi suçlamak zorunda kalmayacağız.
-----
Hayatta her şey işten, meslekten ve kariyerden ibaret değil!
Ömrümün ortalarına geldim sayılır, bu yaşıma kadar 2. kez dünyaya gelen kimseyi görmedim, duymadım.
Hayat oyadığımız oyunlardaki gibi ilerlemiyor, bir yerinde "save" yapıp daha sonra yanınca kaldığımız yerden ilerleyemiyoruz.
Bir kere geldik, bir hakkımız var ve tek bir kez yaşayacağız.
Mutlu bir zihin paha biçilmezdir, sevdiklerimize ve sevdiğimiz şeylere de bol vakit ayıracağız.
-----
Uzun kariyer yolculuklarımızda en çok "başarısızlık"lardan öğreniriz.
Başarısızlık için de "deneme" cesaretimizin yüksek olması gerek.
Hata yapmak korkulacak ve kaçınmayı gerektirecek bir olay değil.
Hayatta tek bir kere de başarılı olanlar milyarda birdir.
Cesaret edeceğiz, deneyeceğiz, yanılacağız, sonra yapmamamız gerekeni öğreneceğiz.
-----
Hayat yolculuğunda sürprizlere ve yeni fırsatlara her zaman yer vardır.
Yıllarca muhasebeci olarak çalışan biri belki sonra dünyanın en ünlü pastacısı olabilir!
Her bireyin yaşadıkları, yaşayacakları ve hikayesi farklıdır.
Önemli olan önce kendi hayatımızı, sonra da başkalarının hayatını güzelleştirmek olmalı...

12 Ocak 2025 Pazar

Yapay Zeka Çağında Duracağımız Yer


Nasreddin Hocanın, içinden onlarca anlam çıkarabileceğimiz en sevdiğim fıkralarından biridir:
Günün birinden bir cenaze defnedileceği sırada cemaatten biri Hocaya sorar:
"Hocam cenazede tabutun neresinde durmak daha sevaptır?"
Hoca keskin zekasıyla zamanı olmayan, her devirde geçerli bir cevap verir:
"İçinde durmayın da, neresinde durursanız durun!"
-----
Yapay zeka kavramı ile ilk tanıştığımız zamanlar sadece basit işler yapabileceğine inanıyorduk.
Yani bizim yapmadığımız ya da zaman ayırmak istemediğimiz küçük ama uğraştıran görevleri.
Bugün gelinen noktada bir arabayı tek başına park edebiliyor, en zor matematiksel problemleri anında çözebiliyor.
Sayesinde yeni ilaç keşifleri gerçekleşiyor, tarım ve sulamada üretimi daha verimli hale getirebiliyor.
Daha ne kadar ileri gidebilir, en büyük teknoloji bu mu bilemiyoruz ama çok büyük olduğu kesin.
-----
Yapay zekanın etkisiyle bazı meslekler hızlı bir şekilde tarihe karışıyorken birçok meslek de hayatımıza yerleşti.
Mevcut işlerin çoğunda da başarılı olabilmek için iyi derece yapay zeka kullanımı gerekir oldu.
Bir gün yapay zeka her yönüyle bizi geçip "Siz yapmazsanız ben yaparım!" demeyecek belki.
Ama onunla iş arkadaşı olan, ortak olan, birlikte hareket edenler çoktandır öne geçmeye başladı.
Bu nedenle önümüzdeki yıllarda yapay zeka ile barışık yaşamak iş dünyasının en önemli gerekliliği olacak.
-----
Yapay zeka kendi kendine şimdilik bizim yerimize düşünmüyor, karar almıyor.
Çok büyük bir potansiyeli var ancak bununla beraber çok büyük sorumluluklar da getiriyor.
Özellikle üretken yapay zeka her geçen zaman becerilerini geliştirip başarı çıtasını yükseltiyor.
Bizim de boş durmayıp "insan" kalma becerilerimizi geliştirip daha "insancıl" olmamız gerekiyor.
Çünkü yapay zeka çağının kazananları insanlar arasında en fazla "insan" kalanlar olacak.
-----
Olay tamamen şu: Eğer geleceğe giden yapay zeka treninden bir bilet bulamazsak, gidenlere istasyondan el sallamak zorunda kalacağız.
Trene girdiğimizde hangi vagonda olacağımız da önemli, bazı koltukların manzarası daha net çünkü.
Peki yapay zeka dünyasında nerede duracağız, durmalıyız?
Nasreddin Hocam bugün yaşasaydı büyük ihtimalle bu şekilde düşünecek ve bu soruya böyle bir cevap verecekti:
"Karşısında durmayın da, neresinde durursanız durun!"


Yapay zekâ insan beynini taklit edebiliyor ama ruhumuzu asla taklit edemeyecek.

10 Ocak 2025 Cuma

Peki Yapay Zeka da Bizi Görecek mi?

1960'ların sonuna doğru toplumumuz ilk defa televizyon ile tanışmıştı.
Daha önce hiç görmedikleri böyle bir teknolojiyi sihir sananlar bile olmuştu.
"Vizontele"de Cem Yılmaz'ın canlandırdığı karakterin "Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?" repliği aslında çok şey anlatır.
Bu masumane sorunun altında teknolojiye duyulan hayranlıkla beraber anlaşılmaz görünene karşı duyulan derin merak da yatıyor.
-----
Bugün, bu sorudan çok da uzak olmayan bir gelecekte, yaklaşık 50 yıl sonrasındayız.
50 yıllık zaman dilimine insanoğlu çok çeşitli ve gelişmiş teknolojiler sığdırmayı başardı.
Tüm bu gelişmeler insanların daha güçlü, daha dayanıklı ve daha hızlı olabilmelerine imkan sağladı.
Ancak son 2 yılımıza damga vuran üretken yapay zeka teknolojisi, ilk defa "daha akıllı" olmamızı gerçekleştirdi.
-----
Televizyon ile ilk defa karşılaşanların sorduğu soru günümüzde daha farklı şekilde soruluyor:
"Peki yapay zeka da bizi görecek mi?"
Bu soruda aslında kastedilen şey tabi ki fiziksel olarak bizi görmesi değil.
Yapay zeka bizi gerçekten anlayacak mı, duygularımızı hissedecek, değerlerimizi kavrayabilecek mi?
Mutfaktan gelen anne yemeğinin kokusu burnumuza gelince içimizi kaplayan duyguyu görebilecek mi?
Veya deniz kıyısında akşam güneş batışını seyrederken içimize dolan huzuru aynı şekilde hissedebilecek mi?
-----
Yapay zekanın bizi görmesi için sadece ona sunduğumuz veriler hiçbir zaman yeterli gelmeyecek.
Sahip olduğumuz ve önem verdiğimiz değerlerimizi de anlaması ve "değer vermesi" gerekecek.
Ve de insan olmanın en derinlerindeki köklerine inebilmesi için öğrenmenin ötesinde hissedebilmesi.
Peki bunu yapabilecek mi? Nasıl yapacak, yapabilirse ne derece başarılı olacak?
-----
Sahip olduğumuz (ya da olmamız gereken) birçok değer verilerle ölçülemeyecek türden.
Çevreye duyduğumuz saygı ve sevgi, hayvanlara gösterdiğimiz şefkat, hoşgörü, sağduyu, eşit ve adil toplum gibi kavramlar sayılarla ifade edilemez.
Ya da eşsiz bir sanat eserine duyduğumuz hayranlık ya da dinlediğimizde bizi alıp götüren bir müzik parçası.
Veriler dayalı olmayan böyle deneyimleri nasıl değerlendirecek, nasıl kavrayacak?
-----
Yapay zekanın insanlığın en derin ve en insani yönlerini anlayıp "görmesi" için ne kadar duyarlı olabileceği bize bağlı.
İnsanlar olarak yapay zekayı ne derece insani olarak şekillendireceğiz, belirleyici olan bu olacak.
"Superman Türk olsaydı nasıl olurdu?" diye sormaya devam mı edeceğiz, yoksa onu değerlerimizle mi besleyeceğiz?
Önemli olan, Zeki Müren'in bizi görmesi değil, Zeki Müren'in temsil ettiklerini gelecek nesillerimize taşıyabilmek olacak.
-----
Yapay zeka bizi görmeden önce, bizim ona neyi göstermeyi seçtiğimizi konuşmalıyız.
Daha çok para, hırs, rekabette avantaj için her türlü yola tamam mı diyeceğiz?
Yoksa iyilik, merhamet, şefkat, adalet gibi değerlerimiz olmazsa olmaz olmaya devam mı edecek?
Belki de günün birinde "Bugün çok yorgunum Gemini." dediğimizde yorgunluğumuzun fiziksel değil duygusal olduğunu "görebilir".

7 Ocak 2025 Salı

Çocukları Anlayabilmek


Çocuklar toprağın en derinlerinde keşfedilmeyi bekleyen birer hazine gibidir.
Onların ilgi alanlarını, yeteneklerini, hayallerini keşfetmek, onları anlamak ve dinlemekle olur.
Çocuklarımızın hayatta kendi doğru yollarını bulabilmeleri için ihtiyaç duydukları en büyük desteği anne-babalar verebilir.
Onları anlamak için göstereceğimiz en küçük çaba bile, hayallerini gerçeğe dönüştürmelerine katkı sağlar.
-----
Yetişkinler olarak yaş aldıkça çocukların ruhundaki basit ama derin anlamları unuturuz.
Çocukların kendi içlerindeki hikayeleri, sevinçleri, hüzünler, korkuları anlamak için vakit ayıramaz oluruz.
Onları anlamak, her şeyden önce onların fiziksel olduğu kadar duygusal ihtiyaçlarına da duyarlı olmakla başlar.
Sevgi, güven, kabul görme, değerli hissetme ve manevi desteğe her zaman her yaşta ihtiyaç duyarlar.
Çocuklar sadece sözcüklerle ifade edilmesi çok güç bir dünyaya sahipler.
Onların dünyasına girdiğinizde aslında ne kadar farklı bir dil ile konuştuklarını görürsünüz.
-----
Bu nedenle en az söyledikleri kadar söylemedikleri ya da söyleyemedikleri de değerlidir.
Bazen duygularıyla, bazen bakışlarıyla bazen de sessizlikleriyle iletişim kurarlar.
Onların bu sessiz mesajlarını anlamak açıkçası her anne-babanın harcı değil.
Keşfetmek için hayatlarına "seyirci" kalmadan onları uzaktan takip etmek gerekiyor.
-----
Bir çocuğun yapabilecekleri, denemeye cesaret ettikçe ve denedikçe gelişir.
Farklı şeyleri deneyebilmeleri için anne-baba olarak onlara yeni kapılar açmamız gerekir.
Hangi tohumun dev bir ağaca dönüşeceğini asla bilemeyiz.
Bu nedenle mümkün olduğu kadar fazla tohum ekmeli, sulamalı ve bakımlarını ihmal etmemeliyiz.
-----
Çocuk bir hayalini ya da ilgisini paylaştığında asla eleştirmeden ya da yargılamadan dikkatle dinlemeliyiz.
Bize göre çok doğru ve mantıklı gelmese bile ilk esnada destekleyici bir tavır takınmamız çok önemli.
Bu şekilde onun daha fazla konuşmasını ve açılmasını teşvik etmiş olacağız.
Ağzını açar açmaz eleştirilmediğini ve yargılanmadığını hisseden bir çocuk kendisini çok daha rahat hissedecek.
-----
Çocuklar, kendilerine olan güvenlerini artırmak için ilgi alanlarının desteklenmelerine ihtiyaç duyarlar.
Desteklemek ise illa paralar dökmek, kurslara yazdırmak, özel dersler aldırmak değildir.
Destek, bazen sadece küçük bir "Aferin!", bazen de "Seninle gurur duyuyorum" diyerek de basit ve kolay şekilde gösterilebilir.
Burada önemli olan, çocuğun yüksek beklentilere kapılmaması, ayağının yere basması ve gerçekçi hedefler belirlemesidir.
-----
Çocukları anlamak demek, aynı zamanda onlardan çok şey öğrenmek demektir.
Onlarla beraber olduğumuz bu sınırlı zamandaki yolculuğun her anı çok değerlidir.
Ancak insanoğlu her şeyde olduğu gibi bunun değerini de hep geç anlar.
Büyüdükçe kaybettiğimiz saf, doğal ve güzel olan her şeyi onları anlamaya çalışırken tekrar bulacağız.

5 Ocak 2025 Pazar

Gelenekler ve Modern Kariyer Arasında Kalan Gençler


Üniversite tercih zamanında bir akşam yemeği sofrası:

Baba: "Aferin oğlum. Seninle gurur duydum! Harika bir puanın var. Tıp ve diş hekimliklerini yazalım.
İş arama derdin olmaz, hemen para kazanmaya başlarsın. Sonra istediğin kız ile de evlenirsin."


Anne: "Kurban olurum yavrum ben sana. Beyaz önlük de ne çok yakışır!
Parmakla gösterecekler benim oğlumu. Artık günlerin en havalısı ben olacağım."


Genç: "Ama ben bilgisayar okumak istiyorum. Oyun geliştiricisi olacağım. Hayallerim var!"
Sessizlik...
-----
Bu konuşmaların her tercih döneminde kaç kez tekrar tekrar yaşandığını tahmin bile edemezsiniz.
Geleneksel aile yapısının korunduğu toplumlarda anne-babalar birkaç mesleğin dışındakileri meslekten saymıyor.
Kökleşmiş düşünce kalıpları ile adeta "meslek anayasası" oluşturmuşlar ve bunun dışına asla çıkmıyorlar.
Eski kuşak anne-babalar meslekleri ve iş dünyasını hala kendi devirlerindeki gibi zannetmeye devam ediyor.
-----
Geleneksel düşüncede meslek seçimi bireysel bir karar olarak görülmez.
Çünkü anne-babalar çocuklarının mesleğiyle kendi statülerinin belirleneceğine inanır.
Oğlunun doktor olması ya da kızının avukat olması anne-baba için saygınlık vesilesi olarak görülür.
Ya da sabit maaş, devamlı sigorta, iş güvencesi gibi özelliklerin geleceği garanti altına aldığı düşünülür.
-----
Gençlerin hayallerinin ve hedeflerinin farklı olmasından daha doğal bir durum olamaz.
Yeni nesil gençler özellikle teknoloji, sanat ya da yenilikçi alanlara yönelmek ister.
Geleneksel mesleklerde mutlu olamayacaklarını, bu mesleklerde tutkularını yansıtamayacaklarını hissederler.
Onlar için modern olan bu kariyer fırsatları anne-babalar için riskli bulunduğundan kabul görmez.
-----
Modern kariyer sunan meslekler çok daha fazla çeşitlilik ve yenilik sunduğu için gençlere daha cazip geliyor.
Yeni teknolojiler de gençlere bir yandan kendi istedikleri alanları meslek haline getirme fırsatı sunuyor.
Modern meslekler gençlere tam da istedikleri özgürlük hissini veriyor.
Gençler anne-babalarının aksine ızlı değişen şartlara daha kolay uyum sağlayabiliyor, kendilerini daha esnek ve yaratıcı hissediyor.
-----
Örnek olarak, oyun geliştiricisi mesleğini anne-babalar sadece oyun oynamaktan ibaret sanıyor.
Oysa ki içinde yaratıcılık, problem çözme, takım çalışması gibi birçok beceriyi barındıran, çok iyi paralar kazanabileceği bir geleceğin mesleği.
Aynı şekilde sosyal medya yöneticisi firmalara rekabet avantajı sağlayabilen önemli ve aranan bir meslek.
Ancak geleneksel düşünün ailelerde bu kavramlar çok yeni olduğundan bir meslek olarak dahi görülmüyor.
-----
Modern kariyer meslekleri, ebeveynler ile gençler arasında her seviyede çatışmalar yaşanmasına neden oluyor.
Bu çatışmanın en kesin çözümü ise karşılıklı diyalog ile ortak bir dil geliştirmek.
Aileler yeni nesil meslekler hakkında bilgi edinmek ve anlamak zorundalar.
Benzer şekilde gençler de ailelerine istek ve beklentilerini daha anlaşılır ve net bir şekilde açıklamalılar.
-----
Anne-babalar olarak en büyük derdimiz, çocuğumuzun başarılı ve mutlu olması.
Ancak mutluluk ve başarı kriterlerimizi her geçen zaman yavrularımız için güncellememiz şart.
Mutluluk sadece “statülü” bir meslekle değil, çocuklarımızın kendi istedikleri hayatı yaşaması ile yaşanıyor.
Başarı çıtası ise bizim kendi zamanımıza bakarak belirleyebileceğimiz ve değerlendirebileceğimiz bir eşik değil.

4 Ocak 2025 Cumartesi

Meslek Seçiminde Bilinçaltının Etkisi

Çocukken hepimiz yaşamışızdır, bir çizgi film karakterine benzemek istediğimizi.
Bizi seven ve bizimle ilgilenen bir aile büyüğümüze özendiğimizi.
Babamız sabahları işe giderken arkasından bakıp onun gibi olmayı içimizden geçirdiğimizi.
Bazen doktorculuk, bazen polislik, bazen tamircilik, bazen de bakkalcılık oynadığımızı.
-----
Büyüyünce maruz kaldığımız algı ve eylemler de zihinlerimizi aynı ölçüde etkilemeye devam eder.
Kültürel değerler, toplumsal cinsiyet rolleri, popüler kültürün etkileri ile birleşir.
Filmler, diziler, reklamlar aracılığı ile farklı meslekler el birliği ile idealize edilir ve yüceltilir.
Ya da tam tersi bazı meslekler üzerinde başarısızlık ve değersizlik hissi oluşturulur ve soğutulur.
-----
Hayatımızın en önemli kararlarından biri olan meslek seçiminde kafamız soru ve ünlem işaretleri ile taşar.
Her ne kadar aklımızı kullanarak mantığımızla karar vermeye çalışsak da bilinçaltımız bize sürekli fısıldar.
Çoğu zaman bu fısıldamaları fark etmeyiz, ruhumuz bile duymaz.
Ancak çocukluğumuzdan itibaren duyduklarımız, gördüklerimiz ve biriken anılar da bizi yönlendirir.
-----
Gözü önünde çok çalışarak, emek harcayarak ve yorularak para kazanan anne-babaların çocukları farklı düşünebilir.
Birisinin bilinçaltı bu durumu "Çalışmak, para kazanmak çok zor!" şeklinde kaydeder.
Başka birinin bilinçaltına ise "Çalışınca, emek harcayınca her şey yapılabilir!" şeklinde yerleşir.
Bu düşünceler görünürde bize aitmiş gibi olsa da aslında yıllar boyu biriken zihinsel ve duygusal kodların sonucudur.
-----
Bu nedenle meslek seçerken her şeyden önce kendimize sormamız gereken mutlak bir soru var.
Hayallerim gerçekten bana mı ait, onları ben mi kuruyorum, yoksa ailemin, toplumun ya da başkalarının mı kafamın içindekiler?
"Senden iyi doktor, öğretmen vs... olur." dedikleri için mi, yoksa iyi olacağımı bildiğim için mi istiyorum?
Veya seçmeye korktuğum meslekten beni alıkoyan, önünde engel gibi duran düşüncelerin nedeni bilinçaltım mı?
-----
Her insanın bilinçaltında yıllarca birikmiş ve farkında olmadan taşıdığı düşünceler var.
Hayatımızda kendi bildiğimiz yolda ilk adımı atacaksak, bu bilinçaltı düşüncelerin farkına varmalıyız.
Yapmak istediğimiz şey, çocukken gördüğümüz, heveslendiğimiz, özendiğimiz veya korktuğunuz şeylerin bir yansıması mı?
Yoksa verdiğimiz karar, bilinçaltı düşüncelerden arındırılmış ve bizi en çok mutlu edeceğine inandığımız bir seçenek mi? 

3 Ocak 2025 Cuma

Bir Meslek, Bir Hayat, Bir Gelecek


Seçtiğimiz meslekler hiçbir zaman sadece bir gelir kaynağı olmadı.
Aynı zamanda üzerimize yapışan etiket, ismimizin önünde taşıdığımız sıfat da oldu.
Toplum içindeki yerimizi, insanların bize bakış açısını, hatta statümüzü belirledi.
-----
Bir meslek yalnız ekonomik olarak değil, psikolojik ve sosyolojik olarak da etkiler.
Bu nedenle meslek seçimi sadece yapılacak işi değil, yaşanacak hayat tarzını da belirler.
Geçmişimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi gösteren hayat çizgisinde en esas noktadır.
-----
Japonların "ikigai" felsefesine göre, mesleğimiz ve hayatımız aslında iç içe geçmiş kavramlardır.
Yaşama enerjimizin kaynağı, amacımız, isteklerimiz, hedeflerimiz, bizi var eden her şey birbiriyle ilgilidir.
Sabah bizi uyandıran, yataktan kaldıran güç mesleğimiz ve hayatımızın anlamı hakkında fikir verir.
-----
Değişim hayattaki tek sabit, dünya döndükçe her şey değişmeye ve dönüşmeye devam edecek.
İnsanların yapmaları gereken işler her devirde değişti, bugün de değişiyor, gelecekte de değişecek.
İhtiyaçlar değişiyor, meslekler kayboluyor, ancak yerlerine gidenden daha fazla yeni meslek geliyor.
-----
Her devirde değişimi görenler, anlayanlar ve bir şekilde ayak uyduranlar kazandı.
Öğrenmeye açık zihinler bu devirde de ilk kazanacaklardan olacaklar, çok kazanacaklar.
Birden fazla beceriye sahip olmak ve farklı işlere uyum içinde geçebilmek hazine değerinde.
-----
Yaşadığımız dünya bir halı, meslekler ise halıya dokunan iplikler.
Doktor iyileştirir, öğretmen bilgiyi yayar, mühendis yenilik getirir, çiftçi besler, sanatçı duygularla oynar.
Meslekler, yalnızca bireyleri değil, toplumların yapısını ve geleceğini de şekillendirir.
-----
Geleceğin dünyasında meslekler sadece ve yalnızca teknik bilgi ve beceri gerektirmeyecek.
İnsani değerler, etik, empati ve iyilik gibi özellikler de artarak daha önemli hale gelecek.
Teknolojiler ne kadar ilerlerse ilerlesin, belirleyici her zaman insanın kendine ve çevresine duyduğu sorumluluklar olacak.
-----
Meslek seçimi aslında sadece kişinin değil, bütün bir toplumun geleceğini seçmek demektir.
Bu nedenle yalnızca ilgi ve yeteneklerin değil, toplumda oluşturulacak etkinin de farkında olmak gerekir.
Böylece hem bireysel tatmin sağlanır hem de toplumda üst seviyede bir fayda gerçekleşir.
-----
Geleceğin belirsiz olduğu bir dünyaya doğru yol alıyoruz.
Seçtiğimiz meslekler yalnızca bizim değil, içinde bulunduğumuz toplumun ve insanlığın da ortak geleceğini inşa edecek.
İşte bu yüzden meslek seçimi basit bir seçim değil; bir meslek, bir hayat, bir gelecek seçimi…
Ve belki de daha güzel bir dünyanın…

Öne Çıkan Yayınlar

Kariyer Danışmanlığının Altın Kuralları

Kariyer danışmanlığı yön bulmada bir pusuladansa bir harita gibidir. "Ne olmak istiyorsun?" sorusunun cevabı her zaman doktor, mü...