30 Ekim 2023 Pazartesi

Yapay Zeka Mühendisliği


21. yüzyılın 2. çeyreğine teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hızı ile girmek üzereyiz. Yönetimden finansa, üretimden satış ve pazarlamaya, insan kaynaklarından halkla ilişkilere; bir işletmenin tüm departmanlarındaki gerekli işgücü, meslekler, işler ve görevler değişmeye ve dönüşmeye devam ediyor. Bu dijital dönüşüm sürecinde aslan payını alan en popüler teknoloji ise Yapay Zekâ (Artificial Intelligence, AI).

Yapay Zekâ Nedir?

İnsan beyni; algılayabilir, öğrenebilir, düşünebilir, karşılaştırma yapabilir, fikir yürütebilir, sorunu çözebilir ve nihayetinde bir karar verebilir. Yapay zekâ, insan beyninin taklit edilmesidir. Bilgisayarın insan zekâsı gibi düşünüp mantıklı bir karar verebilmesini amaçlar. Bunun için kendisine sunulan verileri kullanır ve işler. Kendini sürekli geliştirir ve yeniler.

Yapay Zekâ Mühendisi Kimdir?

İnsan zekâsı gerektiren görevleri yapabilecek makineler için insan gibi düşünebilen, öğrenebilen, davranabilen ve kendi kendine karar verebilen programlar tasarlayan ve geliştiren kişidir.

Yapay Zekada Bugüne Nasıl Gelindi?

14. yüzyılın başından itibaren Matematik ve Felsefe alanında çalışmalar yapan bazı bilim insanları (Ramon Llull, G. W. Leibniz, Thomas Bayes) zamanlarının çok ötesinde fikirleri ile yapay bir zekanın gerçekleşebilme ihtimaline göz kırptılar.

İngiliz Matematikçi Alan Turing 1950 yılında kaleme aldığı “Computing Machinery and Intelligence” isimli makalesinde; bir makinenin ya da bilgisayarın düşünebilme becerisine sahip olmasının mantıksal olarak mümkün olup olmayacağını anlamaya imkân veren “Turing Testi” kavramı ile yapay zekâ alanında öncü oldu. Turing’in; makinelerin öğrenmesi için yapay sinir ağları oluşturmayı önermesi, yani aynı insan beyninde olduğu gibi bilgisayarın bilgiyi işleyerek öğrenebileceği şekilde programlanabilir olduğu düşüncesi dahiyane bir fikirdi. Turing özetle; bir yetişkin zihnini taklit edecek program üretmek yerine, bir çocuğun zihnini taklit edecek bir program üretmeyi ve daha sonra bu çocuk zihnine sahip programın bir eğitim sürecinde kendi kendine öğrenerek yetişkin zekasına sahip olabileceğini düşünüyordu.

1956 yılında ilk defa yapay zekâ (artificial intelligence) ismini kullanan Amerikalı Matematikçi ve Bilgisayar Bilimci John McCarthy; Marvin Minsky, Claude Shannon ve Allen Newel gibi bilgisayar bilimcilerle birlikte problem çözme yeteneğine sahip bir zekâ geliştirmek amacıyla insan zekasını taklit edecek, farklı işleri de öğrenebilecek ve içerisine yüklenen bilgiler doğrultusunda veri analizleri ve değerlendirmeler yapabilecek bilgisayar geliştirmek üzere yoğun çalışmalar gerçekleştirdiler.

10 Türk Lirası banknotundan bildiğimiz Matematik üstadımız Ord. Prof. Dr. Cahit ARF 1959 yılında Atatürk Üniversitesinde verdiği “Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?” konulu konferansında makinenin insan gibi düşünebilme ihtimalini örneklerle detaylı bir şekilde anlatmıştı. “-Şimdi anlaşılması güç olduğunu zannettiğimiz şeyler biraz dikkat, biraz da bilgi yardımı ile anlaşılabilir.” sözüyle insan gibi düşünebilen ve karar verebilen yapay bir zekanın ne kadar mümkün olduğunu karşısında kendisini şaşkınlık içinde dinleyen kalabalığa inandırmaya çalışmıştı.

Honda Motor tarafından tasarlanıp üretilen insansı robot ASIMO, 1986 yılından itibaren görücüye çıktı. ASIMO, her ne kadar küçük bir çocuğun zekâ seviyesinde olsa da yapay zekâ alanında tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başardı. Ancak bir insan kadar zeki sistem ve uygulamaların geliştirilmesi için zamanın yetersiz donanım imkanlarından dolayı birkaç yıl daha geçmesi gerekiyordu.

Efsanevi Dünya Satranç Şampiyonu Garry KASPAROV, 1997 yılında IBM tarafından hazırlanan satranç bilgisayarı Deep Blue ile tüm dünyanın gözü önünde 6 oyun oynamış, 1 oyunu kazanabilmesine karşı 2 oyunu kaybetmişti. Bu sonuç üzerine Deep Blue bir dünya şampiyonunu yenen ilk makine olmayı başardı ve bir anda ilgi odağı haline geldi. Kasparov; 2019 yılında Lozan Federal Teknoloji Enstitüsü’nde düzenlenen Uygulamalı Makine Öğrenimi Günleri’ndeki konuşmasında o tarihi günleri şöyle anlattı: “-Rahattım, maçı hiç ciddiye almıyordum, iyi hazırlanmamıştım. IBM araştırmacılarının bu kadar kayda değer iyileştirmelerle gelmelerini beklemiyordum. Ancak; İnsan-makine mücadelesinin sonucu zaten belliydi.” 1997 yılında kaybetmese bile üç yıl veya beş yıl sonra bir başka oyunda mutlaka kaybedecekti. Çünkü bilgisayar donanımı ve hesaplama gücündeki artış bir gün zaten makinelerin insanlardan daha başarılı olacağı seviyeye erişecekti.

Yapay Zekâ Mühendisliğinin Önemi

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayınladığı Mesleklerin Geleceği Raporu 2023’ e göre günümüzde global düzeyde işlerin %34’ü yapay zekaya emanet edilmiş durumda. Tüm dünyada işverenlerin yaklaşık %65’i yakın zamanda yapay zekâ sistemini kullanacaklarını öngörüyor. Raporda en hızlı büyüyen ve en fazla talebin artacağı beklenen meslekler arasında Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi Uzmanları mesleği listenin en üst sıralarında yer alıyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Temmuz ayında yayınladığı İstihdam Görünümü 2023 raporunda, işgücü piyasasında bir yapay zeka devrimi gerçekleşeceğini bildirdi. Firmaların günümüzde yapay zekâ uygulamalarını düşük seviyelerde kullanıyor olmalarına rağmen, teknolojik gelişmelerin hızlanması, maliyetlerin düşmesi ve yapay zekâ becerilerine sahip çalışanların sayısının artacak olmasıyla dönüşümün hızlanacağı öngörülüyor. Yapay zekanın iş gücü piyasası üzerindeki etkisinin analiz edildiği raporda, önümüzdeki yıllarda yapay zekâ alanında çalışacak kişilerin daha fazla aranacak hale gelmesi bekleniyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) yayınladığı Technology Review dergisinde popüler ve trend meslekleri listeledi. Geleceğin dünyasını şekillendirecek meslekler arasında Yapay Zekâ Mühendisliği ve yapay zekâ uygulamalarının ağırlıkta olması dikkat çekiyor. Aynı zamanda dünyada yapay zekâ alanında eğitim veren en önemli üniversitelerden biri olan MIT, yapay zekanın yeni meslekleri ve işleri türeteceğini, bu yeni mesleklerle güçlü bir şekilde entegre olacağını öngörüyor.

Yapay zekâ günümüzün en önemli teknolojisi olarak kabul ediliyor. Her ne kadar 2022 yılının Kasım ayından beri tüm dünyayı kasıp kavuran ChatGPT (üretken yapay zekâ) teknolojisi sayesinde bilinir ve popüler olsa da tıp, sağlık, eğitim, savunma sanayi, tarım, madencilik, medya, bankacılık ve daha birçok farklı iş alanında aktif olarak kullanılıyor.

McKinsey&Company Türkiye tarafından hazırlanan İşimizin Geleceği - Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü raporunda yapay zeka ve dijital teknolojilerin 2030 yılına kadar Türkiye’de 3,1 milyon iş artışı potansiyeli oluşturması öngörülüyor. Yapay zekâ teknolojilerinin otomasyon ve dijital dönüşüm üzerindeki etkisi ile birçok sektörde yapay zekâ uzmanlığı alanında çalışma yapacak işgücü ihtiyacında büyük bir artış olması bekleniyor.

Yapay Zekâ Mühendisi Neler Yapabilir?

Yapay Zekâ Mühendisliğinde kullanılacak veri setlerinin önemi büyüktür. Veri ne kadar kullanılabilir ve kaliteli olursa uygulama da o kadar başarılı olacaktır. Bu amaçla Yapay Zekâ Mühendisi doğru veri için durum ve ihtiyaç analizi yapılması, verinin toplanması için simülasyon geliştirmesi, toplanan verinin analiz edilmesi, verinin temizlenip kullanılabilir ve anlamlı hale getirilmesi süreçlerini gerçekleştirebilir. Kullanılabilir veri setinin elde edilmesinden sonra amaca uygun sistem tasarımı, istatistik modellemeleri, yapay zekâ algoritmalarının geliştirilmesi, makine öğrenmesi algoritmalarının geliştirilmesi, test-kontrol aşamaları, sistemin iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve güncel tutulması görevlerini yerine getirebilir, sistem ya da ürünün son kullanıcıya hazır hale getirilmesine kadar olan bütün süreçlerde bulunabilir. Özetle, Yapay Zekâ Mühendisi kendisinden istenen amaca göre önce yapılandırılmamış ham verileri elde etmenin yolunu bulur, bu verileri işleyip kullanılabilir hale getirir, anlamlı verileri kullanılabilmesi için makine öğrenmesi ve yapay zekâ algoritmaları geliştirir ve amaca uygun sistemi tasarlar. Son aşamada ortaya çıkan ürün, insan gibi düşünebilen ve karar verebilen, insandan çok daha hızlı ve çok daha hatasız çalışarak iş yapabilen bir yapay zekâ uygulamasıdır. Yapay zekâ uygulamaları ile görüntü işleme, ses işleme, doğal dil işleme, veri işleme ve analizi kolaylıkla gerçekleştirilebilir.

Yapay zekâ temelde bir insanın başaramayacağı bir işi yapamaz. Farkı, insanların çok uzun bir zaman diliminde yapabileceği işleri çok kısa bir zaman diliminde en az hata ile yapabilmesidir. Yapay zekâ teknolojileri, daha kısa zamanda ve daha az insan kaynağı ile görevleri yerine getirebilir.

Yapay Zekâ Mühendisleri Nerelerde Çalışabilir?

Günümüzde Yapay Zekâ Mühendisleri yoğun olarak tıbbi teşhis ve tedavi yöntemleri, otonom ve insansız araçlar, robotlar, müşteri hizmetleri ve sohbet botları, savunma sanayi ve güvenlik, otomotiv, bankacılık-finans ve risk yönetimi, eğitim, sosyal medya ve reklamcılık alanlarında çalışabilmektedir. Gelişen, değişen ve dönüşen iş dünyasında yapay zekâ uygulamalarının artık ihtiyaç haline gelmesi ve tüm sektörlere yayılması beklendiğinden, yakın gelecekte Yapay Zekâ Mühendislerine hemen hemen bütün alanlarda ihtiyaç duyulacaktır.

Yapay Zekâ Mühendisliği Temel Bilgi ve Beceriler

Yapay Zekâ Mühendisi özellikle verilerin analizi ve makine öğrenmesine yönelik programlama dillerini ve yazılım kütüphanelerini bilmelidir. Veri yapıları, veri mimarisi, veri modelleme, veri optimizasyonu, veri madenciliği, veri manipülasyonu, büyük veri analizi, algoritma analizi, makine öğrenmesi, derin öğrenme, bilişsel hesaplama, yapay sinir ağları, görüntü işleme, doğal dil işleme ve yapay zekâ algoritmaları gibi konulara hâkim olmalıdır.

Yapay Zekâ Mühendisliği Bölümü

Ülkemizde yapay zekâ alanında verilen eğitimler daha öncesinde Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinde yüksek lisans derecesinde verilirken, işgücü piyasasının talepleri ve artan ihtiyacı karşısında ilk defa 2019 yılında lisans derecesinde bölümlerde verilmeye başlandı. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Yapay Zekâ Mühendisliği bölümlerinde; İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Mühendisliği bölümlerinde eğitim veriyor. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Yapay Zekâ Mühendisliği bölümünün bu seneki mezunları Türkiye’nin ilk Yapay Zekâ Mühendisleri olarak tarihte yerlerini aldılar. Önümüzdeki yıllarda daha fazla üniversitede bu bölümde eğitimlerin verilmesi bekleniyor.

23 Ekim 2023 Pazartesi

Kitap Okumak Üzerine


Türkiye’de lise mezunu bir genç en iyimser rakamlarla 2500–3000 sözcükle konuşabiliyor.
Gençlerimiz, 5000–6000 sözcükle konuşabilen Avrupa’daki akranlarıyla karşılaştırıldıklarında ancak onların yarısı kadar kendilerini ifade edebiliyor!
PISA alternatifi ABİDE verilerine göre Türkiye'de öğrencilerin %66'sı okuduğunu anlamıyor!
OECD'nin araştırmasına göre ise tüm nüfus içinde okuduğunu anlayabilme becerisine sahip olmayanların oranı %39.
Sebebi yine aynı araştırmada mevcut: En az 1 milyon çocuğun evinde hiç kitap yok!
-----
Türkiye’de her yıl 45-50 bin başlıkta kitap basılıyor. Elektronik ortamda da 4-5 bin kitap yayınlanıyor.
TUİK verilerine göre 15 yaş üstü kişilerden yılda en az 1 kitap okuyanların oranı %31 iken, %69’u hiç kitap okumuyor ve eline kitap almıyor!
İnsanlarımız, kitap okumaya günde sadece 1 dakika ayırabilirken; televizyon seyretmeye 6 saat, internette dolaşmaya ise 4 saat vakit bulabiliyor.
Yine TÜİK verilerine göre Türkiye’de kitap, insanımızın ihtiyaç listelerinde tam 235. sırada kendine yer bulabiliyor.
Yani alınmasına lüzum görülmüyor, kitaba para vermek gereksiz bulunuyor.
-----
Türkiye’de 100 kişiden sadece 4'ü kitap okuyor.
Dünyada kişi başına kitap harcaması 1,3 dolar ilen Türkiye’de bu rakam sadece 0,25 dolar.
Çocuklara kitap hediye edilmesi sıralamasında ise Türkiye 180 ülke içerisinde 140. sırada.
Türkiye’de kütüphane sayısı 1.118 iken, 600 binden fazla kahvehane bulunuyor.
-----
UNESCO verilerine göre Türkiye kitap okuma oranında dünyada 86'ncı sırada.
Bu dereceyle yoksul Afrika ülkeleriyle aynı kategoride yer alıyoruz.
Türkiye'de "kitap okuyorum" diyenlerin sadece 5 kişiden 1'i "sıklıkla" okuduğunu belirtmiş.
Kitap okumayanların neredeyse yarısı "vakitsizlik" nedeniyle okumadığı cevabını vermiş.
Diğer yarısı ise "okumakla ilgilenmediğini" veya "kitap okumadığını ve okumayacağını" söylemiş.
-----
Dünyada en çok kitap okunan ülke olarak liste başında yer alan Hindistan'da her kişi, haftada ortalama 10 saat 42 dakika kitap okuyor.
İkinci sırada yer alan Tayland'da kişi başı haftada ortalama kitap okuma süresi 9 saat 24 dakika olurken üçüncü sıradaki Çin'de ise halk haftada 8 saatini kitap okumaya ayırıyor.
Türkiye'de kitap okuyanlar haftada ortalama 5 saat 54 dakika vakit ayırabiliyorlarmış.
Bu sonuçla listenin 18'inci sırasında yer bulabiliyoruz.
-----
Dünya Kültürü Puan Endeksi'ne göre Türkiye’de düzenli kitap okuma oranı %0,1.
Yani sadece 1000 kişide sadece 1 kişi düzenli olarak kitap okuyor.
Toplumun %75’i hiç kitap okumuyor. %40'ı da hayatında hiç kütüphaneye gitmemiş.
Bu rakamlarla 173 ülke arasında 86. sırada yer alıyoruz.
1. ve 2. sırada ise %21 ile Fransa ve İngiltere bulunuyor.
3. sırada %14 ile Japonya, ardından %12 ile ABD ve %9 ile İspanya yer alıyor.
-----
Aslında konuşacak, paylaşılacak çok şey var ama, kullanacak kelimeler yok…

17 Ekim 2023 Salı

Geleceğin Meslekleri, Ama Hangi Geleceğin?

Kuantum bilimciler tarafından son birkaç yıldır paralel evrenler konusu ciddi bir şekilde tartışılıyor.
Farklı dünyaların ve hayatların mümkünlüğünün yakın zamanda kanıtlanıp kabul edilmesi zor görünse de, net ve kesin bir şekilde reddedilemiyor.
Alternatif geçmiş ve gelecekler konusu tartışıladursun, biz sahip olduğumuz en gerçek geleceğimize odaklanacağız.
Geleceğin dünyasında geleceğin meslekleri arasında rezervasyon yaptıracağız.
Peki ama hangi dünyanın, hangi geleceğin?
Daha doğru soru: Kimin dünyasının ve kimin geleceğinin?
-----
Hiçbir sanayi devriminin gerçekleşirken duyurusu yapılmadı.
18. yüzyılın ikinci yarısında hiç kimse "Beyler ve bayanlar! Buharlı makineler geliyor!" diye anons geçmedi.
Birçok sektörde buhar gücü sessiz ama hızlı bir şekilde insan gücünün yerini aldı.
Her değişim ve dönüşüm devrimi beraberinde bir buhranı getirdi.
Alışmak ve ayak uydurmak yıllar sürdü. Bu yıllar, insanlar ve toplumlar için sancılı geçti.
-----
Günümüzde dijital dönüşümün, yapay zeka ve otomasyonun iş gücüne yaptığı devrimin de temelde öncekilerden farkı olmayacak.
İşler, meslekler ve görevler hızlı bir şekilde değişime ve dönüşüme uğruyor.
Değişmek istemeyenler dönüşüme zorlanıyor.
Bill Gates'in meşhur "Değişime direnmenin maliyeti, değişimin maliyetinden çok fazladır." sözü her devirde geçerliliğini koruyor ve kanıtlıyor.
Geçmişte on yıllar süren değişimler artık haftalar içerisinde gerçekleşebiliyor.
İş ilanlarına baktığımızda adını sanını ilk defa duyduğumuz işler ve görevler karşımıza çıkıyor.
-----
Geleceğin mesleklerini az çok tahmin edebiliyor ve gençlerimizi yönlendirmeye çalışıyoruz.
Ancak her bireyin geleceğinin kendi geleceği olduğu gerçeğini de görmezden gelemeyiz.
Her insan kendi hayatını yaşar.
Kimi büyük denizde küçük balık olmayı, kimi küçük gölde büyük balık olmayı ister.
Kimi kuş olup uçmayı, kimi de kendi kabuğunda kendi halinde yaşamayı tercih eder.
Önemli olan bireyin kendi geleceğini kendi istek ve iradesi ile seçebilmesi ve yaşayabilmesidir.
Her insan, İNSAN gibi yaşayabilmeye layıktır...

5 Ekim 2023 Perşembe

Eyvah! Z Kuşağı!

Son birkaç yıldır işveren ve yöneticilerle yaptığımız görüşmelerde hep aynı şeyi duyuyoruz:
"Z kuşağı yerine Y kuşağı ile çalışmayı tercih ediyoruz."
Nedenini sorduğumuzda ise bizi şaşırtmayan cevaplar veriyorlar:
"İşi beğenmiyor, işi beğenen ücreti beğenmiyor, ikisine de tamam diyen 2 gün sonra birşey demeden işi bırakıyor.
En önemlisi, sorumluluk almaktan ışık hızıyla kaçıyorlar!"
-----
Resume Builder'ın 1000 den fazla yönetici ile gerçekleştirdiği araştırmanın sonucu dikkat çekiyor.
Yöneticilerin %74'ü; Z kuşağı ile çalışmanın diğer kuşaklara göre çok daha zor olduğunu düşünüyor, teknolojik beceri, azim ve motive olma konularında çok fazla eksiklikleri olduğuna inanıyor.
Çalışmaya katılan yöneticilerin %12'si Z kuşağı çalışanlarını işe başladıkları ilk 1 hafta içerisinde işten çıkardıklarını belirtmiş.
Bunun nedeni ise herşeyden çok kolay vazgeçtikleri ve en ufak birşeye bile kırılıp küsebildikleriymiş.
-----
X ve Y kuşakları olarak Z kuşağını anlamakta sorunlar yaşadığımız bir gerçek.
İnternet ve dijital teknolojilerle büyüyen, öncesini bilmeyen bu grubun alışkanlıkları çok farklı.
Herşeye her yerden ve her zaman ulaşılabilir olduğunu bilerek, görerek ve yaşayarak öğrendiler.
Beklemenin, sabretmenin, çaba göstermenin ne olduğunu bilmemeleri ve bu kavramlara anlam verememeleri çok doğal.
İletişimi sözlü yerine yazılı kullanmaları, sözcük yerine emoji kullanmaları bu açıdan bakıldığında mantıklı.
Az zamanda çok şey yapabilme imkanına sahip olmaları, zamana bizim verdiğimizden farklı değer vermeleri bu yüzden anlaşılabilir.
-----
Dikkatli bakıldığında; kendilerinden önceki nesillere göre Z kuşağının daha yenilikçi ve formatlanabilir olduğu görülebilir.
Sürekli meydan okumaktan ve yeni fikirler getirmekten korkmuyorlar.
Bu durum onları disiplinsiz gibi gösterse de özgürlüğe ve şeffaflığa değer verdiklerinin açık bir işareti.
Kısa zamanda rutinin dışına çıkıp çok daha fazla ve farklı işler yapabilme becerilerine aşinalar.
Çok daha kısa ve kolay yoldan kazanabilme ihtimalleri olduğunu bildikleri paralar için günde 8 saat mesai yapmak bu yüzden onlara zor görünüyor.
-----
Atalarımız her zamanki gibi nokta atışıyla doğruyu bilmişler:
"Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır."
Olayı kuşaklar arası çatışmaya getirmektense, birbirini anlamaya, empatiye ve işbirliğine getirmeliyiz.
Bir anahtar yalnız bir kilidi açar.
Her kapıyı açacak anahtar farklıdır.

Öne Çıkan Yayınlar

Kariyer Danışmanlığının Altın Kuralları

Kariyer danışmanlığı yön bulmada bir pusuladansa bir harita gibidir. "Ne olmak istiyorsun?" sorusunun cevabı her zaman doktor, mü...