26 Kasım 2024 Salı

Teknoloji İnsanlığı Nereye Taşıyor?


"Teknolojiler, insanları dönüşü olmayan yollara sokuyor.
Gelecekte sistemler insanların ihtiyaçlarına göre değil, insanlar sistemlerin ihytiyaçlarına göre düzenlenecektir.”
T.Kaczynski

Kaczynski'nin "Industrial Society and Its Future" manifestosunda üzerinde ısrarla durduğu fikirleri uçlarda olsa da önemlidir.
Teknolojilerin önlenemez hızı, toplumların yapılarında oluşturduğu etkileri ve insanlığın doğayı tahrip etmesi hakkında argümanlar sunmuştur.
Modern teknolojilerin hayatlarımızı kolaylaştırdığını kabul eder.
Ancak diğer yandan da toplumları onlara bağımlı hale getirdiğini ifade eder.
Bu bağımlılıkların ise biz insanları sandığımız kadar özgür bırakmayacağı eleştirilerini getirir.
-----
Evet, teknolojiler gelişiyor, bizler de uyum sağlıyoruz ya da uyum sağlamak zorunda kalıyoruz.
Çalışma ve yaşam biçimlerimiz hızla değişiyor, hıza yetişemeyenler sudan çıkmış balığa dönüyor.
İşlerin ve mesleklerin değişim ve dönüşüm süreci seri bir şekilde kısalıyor.
Meslek edinmek için aldığımız ya da bize verilen eğitimler de bu hıza yetişemediğinden anlamını kaybediyor.
Kaçınılmaz değişime ayak uydurmak sürekli daha da zorlaşıyor ve toplumlar "eşit" oranda adapte olamıyor.
-----
Teknolojiler geliştikçe doğası gereği zaman zaman toplumun kontrolünden çıkar.
Son 2 yılda yapay zeka karşıtı yükselen seslerin dayanağı da genelde bu noktadan kaynaklanır.
Basit bir örnek; atom bombası teknolojisi büyük yıkım ve acı getirmişti.
Ancak aynı teknolojiyle nükleer enerji de kullanılmaya başlandı, tıp alanında kanser dahil birçok hastalık da teşhis ve tedavi edilebildi.
Her teknolojide olduğu gibi yapay zekanın iki yüzü ile mutlaka karşılaşacağız.
-----
Teknolojilerin getirdiği değişimlerin, her zaman birilerinin ödemesi gereken bedelleri olur.
Hesabı da eşit bir şekilde paylaşılmaz, bazen sömürüleştirilen toplumlar, çoğu zaman da doğa ödemek zorunda bırakılır.
Günümüzde ülkeler yapay zeka, kuantum bilgisayar ve biyoteknoloji alanlarında teknoloji yarışında.
Ancak tarihte ilk defa bir teknoloji yarışında çıkarların tüm insanların yararına olması sesi gür çıkıyor.
Bedelin sadece gelişmemiş toplumlara, çevreye ya da gelecek nesillere bırakılmaması düşüncesi her kesimde destekleniyor.
-----
Dijital dönüşümle birlikte ağır ve zor işlerin yanında birçok zihinsel beceri gerektiren işler de makinelere devrediliyor.
Tüm olası iş kayıplarına rağmen insanlık gerçek potansiyelini ortaya çıkarma şansına kavuşuyor.
Yeni ve çeşitli iş alanları oluşuyor ve bu alanlarda insanlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulacak.
İnsanlık çok uzak olmayan bir gelecekte yapay zekanın kendi zekasını aştığını da görecek ve yaşayacak.
Bu nedenlerle, insan-makine arasındaki sınırların belirsizleştiği bir dünyada daha sorgulayıcı, daha yaratıcı ve daha sorumlu olmamız gerekecek.

18 Kasım 2024 Pazartesi

Geleceğin İşlerinde Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm

Teknolojinin çılgın ilerleyişine rağmen insanlığın çözülmeyi bekleyen önemli sorunları var.
Çevre kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi konular dünyanın başını ağrıtıyor.
Bu sorunların temellinde ise doğal kaynakları sanki sınırsızmış gibi tüketmemiz ve çevreye verdiğimiz zararları görmezden gelmemiz yatıyor.
Yiyoruz, içiyoruz, kullanıyoruz ve her şeyden hızla tüketiyoruz.
Hesap etmeden yaşıyoruz, peki ya bizden sonra gelecekler, çocuklarımız ne yapacaklar?

İhtiyaçlarımızı karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini de korumamız gerekiyor.
Bu noktada, sürdürülebilirlik ve yeşil işler kavramları, onlara yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için büyük önem taşıyor.
Sürdürülebilirlik, sadece basit bir çevre sorunu olarak değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve ahlaki bir meydan okuma olarak nitelendiriliyor.
Bütün bunlar sürdürülebilirliği artık bir seçenek olmaktan çıkarıp bir zorunluluk haline getiriyor.

Sürdürülebilir olmak, gelecekteki insanların ihtiyaçlarını göz ardı etmeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılamak olarak tanımlanıyor.
Hem çevresel dengeyi hem de toplumlarda ekonomik ve sosyal adaleti bir arada gözetmek amaçlanıyor.
Ana hedefler; doğal kaynakları korumak, sürdürülebilir üretim-tüketim gerçekleştirmek ve daha adil bir toplum inşa etmek.

Sürdürülebilirliğin ekonomik boyutunda kaynakların verimli kullanımı ve uzun vadeli refahın sağlanması amaçlanıyor.
Sosyal boyutta fırsat eşitliği ile beraber insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi öncelik.
Çevresel boyutta ise doğal kaynakların korunması, biyolojik çeşitliliğin devam ettirilmesi ve çevre kirliliğin önlenmesi hedefleniyor.

Mevcut sorunların çözümüne yönelik sürdürülebilirlik hamleleri ile yeni iş alanları ve meslekler ortaya çıkıyor.
Yenilenebilir enerji kaynakları, karbon yakalama teknolojileri ve atık yerine yeniden kullanım alanları her geçen gün değer kazanıyor.
İklim bilimciler, çevre mühendisleri, sürdürülebilirlik danışmanları, organik tarım çiftçiliği gibi sürdürülebilirlik odaklı meslekler popülerleşiyor.

Bunun yanında üretimden tüketime kadar her sektörde ve hayatın her alanında ihtiyaç duyulan görev ve sorumluluklar doğuyor.
Enerji tüketiminin azaltılması, enerji tasarrufunun sağlanması, atıkların bertaraf edilmesi, çevre dostu geri dönüşüm, toprağın verimli kullanımı ile sürdürülebilir tarım, suyun verimli kullanılması, gereksiz tüketimin azaltılması ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanılması gibi sürdürülebilir ve yeşil işlere gelecekte her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulacak.

Dünya Ekonomik Forumu raporuna göre sürdürülebilirlik konusunda farkındalığın artması ile yeni fırsatlar oluşacak.
Aynı raporda yeşil dönüşümün en büyük istihdam yaratma etkisine sahip olması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Yeşil İşler Raporuna göre 2030 yılına kadar dünya genelinde
24 milyon yeni yeşil iş ihtiyacı ortaya çıkacağı öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'na göre güneş-rüzgar-hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji alanlarında 30 milyon yeni iş imkanı oluşması bekleniyor.
LinkedIn 2023 Yükselen İşler Raporunda sürdürülebilirlik uzmanları, yeşil enerji mühendisleri ve çevre danışmanları gibi roller hızla büyüyor.
UNDP ve ILO tarafından hazırlanan rapora göre ülkemizde yenilenebilir enerji alanında yapılacak yatırımlarla 300 bin yeni istihdam oluşması bekleniyor.

12 Kasım 2024 Salı

Bulutlar Üzerinde Bir Kariyer: Bulut Mühendisi

Eskiden, benim gibi fotoğraf çekmeyi sevenler hiç sevmedikleri bir sorun yaşardı.
Megabaytlarca fotoğrafı saklayacak hafıza kartları bulmak ve daha sonra onları saklamakta zorlanırdık.
Her sorun beraberinde bir çözüm getirir mantığıyla, teknoloji bu sorunun da üstesinden geldi.
Bulut teknolojisi ile artık fotoğrafları ve diğer dosyaları kullandığımız cihazlarda ya da bilgisayarlarda saklama derdi bitti.
Sadece bir e-posta hesabı ile tüm akıllı telefon, tablet, bilgisayar ve smart tv lerden istediğimiz zaman istediğimiz yerden erişebilmeye başladık.
-----
Bulut teknolojisi, verilerin ve uygulamaların internet üzerinden sunucularda depolanması, işlenmesi ve yönetilmesi olarak tanımlanıyor.
Artık dosyalar sadece cihazların hafızasında değil, internet sayesinde uzak sunucularda güvenle saklanıyor.
Veriler cihazlarda değil, internet üzerinde depolanıyor ve internete bağlı herhangi bir cihazla paylaşılabiliyor.
Uzaktan erişebildiğimiz bu hizmetler, büyük teknoloji şirketlerinin bulut mimarisi kullanarak oluşturduğu veri merkezlerinde gerçekleşiyor.
Amaç her zamanki gibi bilgi işleme ve depolama maliyetlerini düşürme ve güvenlik ihtiyacından kaynaklanıyor.
-----
Bulut teknolojisinde veriler sanki havada asılıymış gibi bir his vermesine rağmen, aslında fiziksel bir alanda depolanıyor.
Bulut denilen şey de aslında dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan veri merkezleri.
Milyonlarca bilgisayarın bir araya gelerek oluşturduğu devasa veri depolama alanları bu veri merkezlerini oluşturuyor.
Veri merkezleri sürekli elektrik kaynağına ve yüksek hızlı ağ altyapısına sahip konumlarda yer alıyor.
Binlerce sunucunun çalışmasıyla ortaya çıkan ısı ise özel soğutma sistemleri ile dışarı atılıyor.
-----
Tüm bu hizmetler Microsotf Azure, Google Cloude, Amazon Web Services ve IBM Cloude gibi bulut sağlayıcılar tarafından sunuluyor.
Bulut sağlayıcıları, büyük veri merkezlerinde binlerce sunucuyu yönetiyor.
Bu sunucular, kullanıcıların verilerini depoluyor ve uygulamalarını çalıştırıyor.
Kullanıcılar, internet üzerinden bu sunuculara bağlanıyor ve istedikleri hizmetleri kullanabiliyor.
Bulut teknolojisi günümüzde verileri depolama, yönetme ve erişim şeklini kökten değiştirerek beraberinde yeni bir mesleği doğurdu.
-----
Bulut mühendisi, bulut bilişim alanında çalışan uzmanlar olarak tanımlanır.
Bir işletmedeki tüm verilerin ve uygulamaların bulut teknolojisinde depolanmasını ve yönetimini gerçekleştirir.
En uygun bulut altyapısını tasarlar, kurulumunu yapar ve verileri güvenli bir şekilde buluta aktarır.
Bulut ortamındaki sistemlerin performansını takip eder, sorunları giderir ve günceller.
Siber saldırılara karşı önlem alarak tüm bulut verilerinin güvenliğini sağlar.
-----
Araştırma raporlarına göre dünyada işletmelerin %90'ı bulut teknolojisini kullanıyor.
Bulut harcamaları her yıl %20'lik bir artış gösteriyor.
Yatırım yapan işletmeler maliyetleri %30 azaltırken %50'ye kadar verimlilik artışı sağlıyor.
Bulut teknolojisi son yıllarda yapay zeka ve makine öğrenimi alanlarında da yoğun şekilde kullanılıyor.
Artık iş dünyasının "vazgeçilmezi" olan bulut teknolojisinde çalışacak uzmanlara gelecekte çok daha fazla ihtiyaç olacak.

8 Kasım 2024 Cuma

Mutluluğun Formülü


"Önemli olan en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır."
Platon

 

Günümüzde başarı; para, statü, ya da mal-mülke sahip olmakla ölçülüyor.
Ancak insan her dönemde gerçek mutluluğu başarıda değil, iç huzurunda ve sade bir yaşamda bulmuştur.

Maddi zenginlik, mutluluk ile doğrudan ilişkili değil.
Dolaylı etkisi kesinlikle var, ancak mutluluk için olmazsa olmaz asla değil.

Mutlu ve anlamlı bir hayat, maddi zenginlikten çok, insanın iç zenginliğine bağlıdır.
Mutluluk, sahip olduklarımızla değil, kendimizi nasıl hissettiğimizle ilgilidir.

Hayatımızda atacağımız en büyük adım, gerçekten neye ihtiyaç duyduğumuzu anlayabilmektir.
Kendini daha az şeye bağımlı hisseden bireyler daha özgür hisseder ve özgür yaşarlar.

İhtiyaçlar ile istekler çoğu zaman farklıdır.
Gerçek mutluluk için gerekli olan, isteklerden çok ihtiyaçlardır.

İhtiyaçlarımızı sorgulamak, gerçekten neye değer verdiğimizi bulmamıza yardımcı olur.
İhtiyaçlarına sınır koymayı bilenler ise hayatlarına anlam kazandırır.

Öyleyse çocuklarımıza kazandıracağımız en önemli değerlerden biridir "ihtiyaç duyma bilinci".
Bunu, mutluluğun sadece maddi şeylere bağlı olmadığını, başka şekilde de elde edilebileceğini öğretmek takip eder.

Daha az ihtiyaç ile mutlu yaşamak her yerde mümkün.
Tutkuyla bağlı olunacak meslek seçmek, yüksek maaşlı işler peşinde koşmaktan daha çok mutluluk getirir.

Çocuklarımız mutlu olmaları için içsel zenginliklerini keşfetmeliler.
Başkaları istediği için değil, kendileri tatmin olacağı için meslek seçmeliler.

Bu, kendisine "değer vermesi" ve "kendi mutluluğunun sorumluluğunu üstlenmesi" ile gerçekleşir.
Böylece "yeterince sahip olduklarına" inanacak, hayatla barışık yaşadıklarını bilecek ve hissedeceklerdir.

Anlık zevkler geçicidir, elde etmek için emek istemez.
Ancak uzun süreli mutluluk çaba ister, fedakarlık ister.

Kariyer "her şey" değildir.
Güzel değerlere sahip çocuklar belki zengin olur, ama kesinlikle mutlu olur.

Mutlu çocuk; çaba göstermeden onu istemekle olmaz, yetiştirmekle olur.

7 Kasım 2024 Perşembe

Hayata Bağlanan Teknoloji: Nesnelerin İnterneti

Türkçemizde "nesnelerin interneti" olarak geçen, orjinal ismiyle "Internet of Things" (IoT) olarak kullanılan yeni bir kavram.
Günlük hayatta kullandığımız cihazların internet bağlantısı ile birbirleriyle iletişim kurması olarak tanımlanıyor.
Birbiriyle ve insanlarla iletişime geçen nesneler veri alış-verişi yapabiliyor, kontrol edebiliyor ve bir insan gibi karar verebiliyor.
IoT kavramının yaygınlaşması ve gündelik hayatımıza entegre olması, son yıllardaki teknolojik gelişmelerle sağlandı.
Özellikle 2010'lu yıllardan itibaren internet hızının arması, kablosuz iletişim teknolojisinin gelişmesi ve veri işleme kapasitelerinin yükselmesiyle ilerleme kaydetti.
-----
Günümüzde bu kavram akıllı ev cihazlarından endüstriyel makinelere, otonom araçlardan şehir altyapılarına kadar birçok alanda kullanılıyor.
Bir işlemciye sahip olan, yani karar verebilme yeteneğine sahip her türlü nesne için IoT uygulanabiliyor.
Her türlü cihazın sensörlerde veri toplaması ve sonrasında internete bağlanarak topladığı veriyi iletmesi ilkesine dayanıyor.
Birbirine ve sistemlere ağ ile bağlı olan cihazlar ortak hareket ediyor ve aralarında veri paylaşıyor.
Paylaşılan veriler analiz ediliyor, analiz sonucuna göre otonom kararlar alınıyor veya kullanıcıya geri bildirimde bulunuluyor.
-----
Basit örnekler verecek olursak, akıllı buzdolabı yumurtanız bittiğinde bunu telefonunuza bildirim olarak gönderiyor ve sizin takibinize gerek kalmadan alış-veriş listenize ekliyor.
Trafik ışıkları kendi kendine araç trafiğini analiz ediyor ve yeşil ışık sürelerini ayarlayarak trafik akışını düzenliyor.
Hastanelerdeki tıbbi cihazlar birbirleriyle ve doktorlarla iletişim kurarak hastaların takibini kolaylaştırıyor ve tedavi sürelerini kısaltıyor.
Tarımda kullanılan nem sensörleri, hava durumu istasyonları ve sulama sistemleri ile bağlantıya geçerek ihtiyaç duyulan su miktarını belirleyerek suyu daha verimli kullanıyor.
Akıllı fabrikalarda sensörlerle donatılmış makineler, üretim süreçlerini optimize ediyor ve arızaları önceden tespit edebiliyor.
-----
IoT, yalnızca belirli sektörleri değil, genel anlamda iş dünyasının tamamını köklü bir şekilde değiştiriyor.
Bu teknoloji sayesinde cihazlar artık gerçek zamanlı verileri toplayıp analiz yapabiliyor.
Böylece verilere bakılarak verilmesi gereken kararların daha hızlı ve daha isabetli olmasını sağlıyor.
Endüstride de mevcut çalışanların becerilerini bu yönde güncellemeleri gerekecek.
Çünkü bir üretim mühendisinden IoT teknolojilerini kullanması ve bunlara hakim olması beklenecek.
-----
IoT ile birlikte yeni uzmanlık alanları gelişiyor ve yeni mesleklere ihtiyaç duyuluyor.
"Veri Mühendisi", "IoT Güvenlik Uzmanı", "Endüstriyel IoT Mühendisi", "IoT Cihaz Geliştiricisi" ve "IoT Robot Mühendisi" gibi yeni meslekleri görmeye başladık.
Gerek mevcut işlerin dönüşümü gerekse yeni iş alanlarının doğmasıyla daha verimli çalışma ve kişiselleştirilmiş hizmetler kavramları ön plana çıktı.
IoT platformlarının kurulumu, bakımı ve güvenliği gibi konularda uzmanlaşan meslekler, IoT'nin yaygınlaşmasıyla daha da önem kazanacak.
Birçok sektörde, özellikle de endüstrilerde gerçekleşen dijital dönüşüm ile birlikte IoT uzmanlarına olan ihtiyaç aratarak devam edecek.
-----
Statista verilerine göre günümüzde dünyada 15 milyar IoT cihazı var. Bu sayının 2030'da 30 milyar olması tahmin ediliyor.
McKinsey; IoT'nin üretim, sağlık, perakende ve şehit altyapılarındaki dönüşümlerle kısa sürede küresel ekonomiye yıllık 12 trilyon dolar ek değer katmasını öngörüyor.
Gartner, işletmelerin %80’inin verimlilik, enerji tasarrufu ve süreç optimizasyonu amacıyla IoT teknolojisini kullanacağını öngörüyor.
Deloitte, IoT teknolojilerinin, özellikle sağlık ve tarım sektörlerinde %20-%30 arasında tasarruf sağlamasını bekliyor.
WEF raporuna göre önümüzdeki yıllarda IoT teknolojisiyle ilgili en az 10 milyon yeni iş alanı oluşacak.

3 Kasım 2024 Pazar

Mobil Uygulama Geliştirici

Şu an 20 yaşlarında bir genç olsaydım ne yapardım diye düşündüm.
İlk aklıma gelen, birkaç kariyer sitesini farklı sekmelerde açarak ilanlara göz atmak olurdu.
Bunların arasından yüzlerce "Mobil Uygulama Geliştirici" iş ilanının dikkatimi çekmesi uzun sürmezdi.
İlanların içeriğine baktığımda herhangi bir diploma ya da sertifika şartı olmaması beni daha da heyecanlandırırdı.
İnternet üzerinden dahi ücretsiz bir şekilde birkaç ay kendimi sıkarak edinebileceğim becerilerle bu meslek için hazır hale gelebilirdim!
-----
Mobil uygulama geliştiriciler, akıllı telefonlar ve tabletler gibi mobil cihazlar için yazılım uygulamaları tasarlıyor ve geliştiriyor.
Oyunlar, sosyal medya uygulamaları, bankacılık ve e-ticaret uygulamaları gibi farklı ve çeşitli alanlardaki birçok uygulama bu insanların eseri.
Farklı platformlarda (iOS, Android) ve cihazlarda çalışabilecek uygulamaları kullanılabilir hale getiriyorlar.
Genellikle bilgisayar başında, dijital beceri ve teknolojilerin yanında bilişsel beceriler kullanılarak çalışılıyor.
-----
Öncelikle uygulamanın genel bir tasarımı planlanıyor, kullanıcı ihtiyacı analiz ediliyor.
Her platformun kendine özgü programlama dili ve geliştirme ortamı ile yazılım kodlanıyor.
Geliştirilen uygulama performans ve güvenlik açısından test ediliyor, hataları bulunup düzeltiliyor.
Uygulama son kullanıcıya sunulduktan sonra bununla da bitmiyor.
Kullanıcıdan gelen geri dönüşlere göre düzenli olarak güncellemeler yapılıyor ve yeni özellikler ekleniyor.
-----
Mobil uygulamalar, günümüzün dijital dönüşüm sürecinde belki de en önemli rolü üstleniyor.
Firmalar daha kaliteli hizmetler sunmak ve rekabette avantaj sağlamak için mobil uygulamaların üzerinde özellikle duruyor.
İyi geliştirilmiş mobil uygulamalar kullanıcının ürün ve hizmete erişimini kolaylaştırıyor.
Ayrıca işletmelerin daha geniş kullanıcı kitlelerine ulaşmasını sağlıyor.
Daha önce hiç görmediğimiz yeni yeni iş modelleri de bu sayede günlük hayatımızda yerlerini alıyor.
-----
2010 yılında Play Store'da sadece 30 bin mobil uygulama varken, bu sayı günümüzde 2,2 milyon.
Mobil cihazların yaygınlaşması ve çeşitlenmesi ile birlikte mobil uygulama geliştirme sektörü sürekli büyüyor.
Üstelik mobil yazılımlar, yapay zeka teknolojileri ile birlikte sürekli daha akıllı hale geliyor.
Önümüzdeki yıllarda 5G ve sanal gerçeklik teknolojilerinin gelişmesiyle mobil uygulamaların kullanım alanları da genişleyecek.
Bu sayede mobil uygulama geliştirebilme becerilerine sahip kişilerin işsiz kalması imkansızmış gibi görünüyor.
-----
BuildFire verilerine göre dünyada 6,3 milyar akıllı telefon kullanılıyor ve bu cihazlara yılda yaklaşık 300 milyar uygulama indiriliyor.
Statista'ya göre, global mobil uygulama gelirleri 2023'te 400 milyar doları bulmuş ve önümüzdeki yıllarda da bu hızla artış bekleniyor.
App Annie günlük ortalama mobil uygulama kullanım süresini kişi başı 4 saat olarak gösteriyor.
Gartner ve IDC raporlarına göre ise mobil uygulama geliştirme önümüzdeki 5 yılda en hızlı büyüyen meslekler arasında olacak.

Öne Çıkan Yayınlar

Kariyer Danışmanlığının Altın Kuralları

Kariyer danışmanlığı yön bulmada bir pusuladansa bir harita gibidir. "Ne olmak istiyorsun?" sorusunun cevabı her zaman doktor, mü...