17 Mart 2025 Pazartesi

Yalnızlık Bir Yük mü, Bir Armağan mı?


Bazen evrendeki en yalnız kişi olduğumu hissediyorum.
Kalabalıklar ortasında bile, içimde yankılanan sessizlik bazen her şeyden daha ağır geliyor.

En duyarlı, en bilinçli ve en iyi niyetli insanların da çoğu zaman bu şekilde düşündüğüne defalarca şahit oldum.
Derin düşünenlerin, iyiliği hayatlarının merkezine koyanların yolu çoğu zaman tenha oluyor.

Yalnızlık, fark yaratanların, gerçekten düşünenlerin ve derin hissedenlerin kaderidir derler.
Kendimizi çoğunluktan ayrı telden çalarken bulduğumuzda doğal olarak yalnız hissederiz.
Peki bu duygu, yanlış yolda olduğumuzun işareti mi, yoksa asıl doğruyu aramanın bedeli mi?

Toplumlar çoğu zaman maddi başarıları ödüllendiriyor.
Bu yüzden insanlar daha fazla kazanmak, daha yüksek mevkilere gelmek için hırslanıyor.
Bazıları bunu güvende hissetmenin bir yolu olarak görürken, bazıları da toplumda daha fazla kabul görmekle ilişkilendiriyor.
Ama, başarıyı daha büyük bir anlam çerçevesinde değerlendirenler de var.
İşte bu kişilere başkalarının peşinde koştuğu şeyler anlamsız geliyor.

Bir gün, yine böyle hislerimin yoğun olduğu zamanın birinde çocuklarımın yanında biraz boş konuşmuştum.
Yaptığım her şeyin boşa gideceğini, değişimin imkânsız olduğunu düşündüğüm o anlardan biriydi.
Beni dinleyen 6 yaşındaki oğlumun sözlerinin buz gibi yüzüme çarptığını ömrüm boyunca unutamam:


"Baba, her insan hata yapabilir. Aynı şu an senin yaptığın gibi.
Doğru bildiğine emin olduğun şeyden vazgeçmemeyi sen öğrettin, ama hata yaparak vazgeçiyorsun sanki."


Hayat hiç beklemediğimiz anlarda bizi en derin gerçeklerle yüzleştirir.
En ilginci, bu gerçekleri en saf, en masum ağızlardan duyduğumuzda etkisi daha büyük olur.
Küçük bir çocuğun söylediği tek bir cümle, yılların birikimini, öğrettiklerini ve kendimize dair bildiğimiz ne varsa sorgulatır.

Ebeveynlik, sadece öğretmek değil, aynı zamanda sürekli olarak kendi öğrettiklerimizle yüzleşmek demek.

Bu söz ise, bana yalnız olmadığımı bilmek için illa başkalarına ihtiyaç duymak zorunda olmadığımı hatırlattı.
Belki de asıl mesele, yalnız olup olmamak değil, yalnız kaldığımızda bile içimizde taşıdığımız değerlere ne kadar sahip çıktığımız ile ilgilidir.

Hayattaki çabalarım, hiçbir zaman sadece bireysel bir başarı ya da geçici bir kazanç için olmadı.
Hep daha iyi bir dünyanın, daha bilinçli bireylerin ve daha duyarlı bir toplumun hayalini kurdum.
Ve herşeye rağmen bu yolda verilen emeklerin asla boşa gideceğini düşünmüyorum.
Gerçek başarının, dünyaya bir iyilik, bir güzellik, gözle görülmeyen ama hissedilen izler bırakabilmek olduğuna inanıyorum.

Kendi içlerinde başkalarının göremediği zenginliklere ve  büyük dünyalara sahip çok insan var.
Hayatlarını maddi kazançtan, güçten veya şöhretten ziyade iyilik, doğruluk ve çevreye duyarlılık üzerine kuranlar...
Aslında gerçek yalnızlık, bu insanların birbirini görememesi, seslerinin birbirine ulaşamaması…

Söylediklerimiz, yazdıklarımız ve yaptıklarımız bir yerlerde mutlaka bir iz bırakıyor.
Belki bir öğrencinin, belki bir ebeveynin, belki de hiç tanımadığımız birinin zihninde yankı buluyor.

Bir insanın gerçek değerini sahip oldukları değil, verdikleri, dünyaya kattıkları ve geride bıraktığı izler belirler.

12 Mart 2025 Çarşamba

Seminerde Eğlenceli Anlar


- Hocam, geleceğin mesleği ne olacak?
- "Geleceğin mesleği"nden kastın ne? İyi para mı kazanmak istiyorsun, yoksa işsiz kalmamak mı?

- Hmm.. Nereye gidersem gideyim iş bulabilmek istiyorum.
- O zaman robot ve makinelerin yapamayacağı işlere yöneleceksin.

- Ne gibi yani?
- Mesela kuaför. Düşünsene, elinde makas ve ustura olan bir robota traş olmak ister miydin?
Ben gelecekte saçlarımı bir robota asla emanet etmem!


- Haha! İyiymiş!
- Ya da bir sıhhi tesisatçı, bir iklimlendirmeci veya bir otomobil mekanikeri.
Bu işler ince işçilik ve insan sezgisi gerektiriyor.
Belki torunlarınız tamamen robotların gerçekleştireceğini görebilir ama biz değil!


- Hocam ben de "geleceğin mesleği" olarak havalı bir meslek istiyorum. Ne olabilir?
- Hemen hemen aynı cevabı vereceğim: Robot ve makinelerin "kolay kolay" yapamayacağı işler olacak.
Veya yapay zekanın "yüzde yüzünü" gerçekleştiremeyeceği, kontrolün tamamen ona bırakılmayacağı görevler.
Ve "insan dokunuşu" gerektiren tüm teknolojik işler.


- Çok ilgi çekici. Ama tam aklımda oturtamıyorum, nasıl işler bunlar?
- Tomografi icat edilince, yaygınlaşıp kullanılmaya başlanınca hiçbir doktor işini kaybetmedi öyle değil mi?
Tam tersine, işleri kolaylaştı ve hızlandı. Daha az hata yapmaya başladılar.
Ya da çizim programları kendi kendilerine binalar çizmeye ve tasarlamaya başlamadılar.
Mimarlar işsiz kalmadı, ama bu programları kullanarak daha hızlı ve daha verimli çalışmaya başladılar.


- Eveet! Daha iyi anlıyoruz şu an!
- Evet gençler. Yapay zeka ya da bundan sonra çıkacak diğer teknolojiler işlerimizi tamamiyle elimizden alamayacak.
Ancak bu teknolojileri hızlı bir şekilde benimseyip kullanabilenler ve yeniliğe açık olanlar bizden daha başarılı olacak ve işleri onlara kaptıracağız.
Yapay zeka bir araç ama ustası insan olacak.


- Mesela Hocam, bir avukat yapay zekayı kullanabiliyorsa binlerce Yargıtay kararını anında analiz edebilecek.
Ve ona göre bir dava dilekçesi yazacak ve davaya hazırlanacak.
Karşısındaki meslektaşı teknolojiden bihaber ise kolay kolay dava kazanamayacak ve kimse de kolay kolay ona dosya teslim etmeyecek.

- Harikasın! Çok doğru! Ne olmak istiyorsun sen?
- Avukat olucam Hocam 😊
- Olursun! Bu kafayla hem de en iyisi olursun. 😊

- Hocam ben de sizin gibi geleceğin mesleklerini anlatmak istiyorum. Gelecekte var olacak mısınız?
- Haha! Gel tabi. Yapay zeka benim rakibimiz olamaz, yerime geçemez. Geçerse de bakarız bir çaresine 😊

6 Mart 2025 Perşembe

Bir Küçük Hayal, Bir Dünya Umut

Geçtiğimiz günlerde meslek danışmanlığı semineri için bir ortaokuldaydık.
Konuşmaya başlamadan önce çocuklara hayal ettikleri ve istedikleri meslekleri sordum.

Grubun tamamına yakını standart meslek isimlerini söyledi.
İçlerinden bir tanesinin verdiği cevap ise yaşından beklenmeyecek türdendi ve beni derinden etkiledi.

Kendinden emin bir şekilde Avukat olmak istediğini söyleyen kız çocuğuna neden ve nereden esinlendiğini sordum.
Sesi hiç titremeden cevap verdi:

"Türkiye'de çok fazla kadına şiddet var. Dünyada kadın olarak yaşamak zor.
Avukat olmak ve bu durum ile mücadele etmek, birşeyleri değiştirmek ve iyileştirmek istiyorum."


O an salonda tarif edemeyeceğim bir sessizlik oldu.
Hazır cevaplılığıma çok güvenen ben, tek bir kelime bile edemedim.

Söyledikleri üzerine hakkını vererek düşünmek ve kafa yormak istedim.
Daha 14 yaşındaki bir kız çocuğu neden böyle düşünüyor, ya da düşünmek zorunda kalıyor?

Böyle birşeyi kendine dert edinmesine sevinip duygulanmalı mıydım?
Yoksa böyle bir konuyla muhatap kaldığı için utanmalı mı?

Küçük bir kız çocuğunun toplumun gerçeklerini görebilmesi, bunları sorgulaması ve çözüm üretmek istemesi umut vadediyor.
Vadediyor etmesine ama, neden böyle bir farkındalığa sahip olmak zorunda ve neden toplumsal eşitsizliğe maruz kalıyor?

Bu çocuğa gelinceye kadar, sorunun çözülmesi görevi kimin?
Kimlerin düşünmesi ve üzerinde kafa yorması gerek?

Her 8 Mart güller-karanfiller dağıtıyoruz.
Ama kadın cinayetleri azalacağına artıyor.

Sadece kadına şiddetin üzerinde durarak diğer her türlü şiddeti sıradanlaştırıyor muyuz yoksa?
Hayvana, ağaca, kapıya-duvara-kaldırım taşına şiddet yapan, kadına gelince mi dur diyecek?
Daha ne kadar ve nereye kadar görmezden-duymazdan gelinecek?

Bu şahit olduğum olay bana, meslek seçimlerinin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bilinçle de şekillendiğini bir kez daha gösterdi.
O çocuğun kararlılığı, bize bir kişinin meslek seçiminin dünyayı değiştirme gücüne eşdeğer olabileceğini hatırlatıyor.
Onların hayallerine destek olmak, yol gösterici olmak ve cesaretlerini artırmak hepimizin kaçınılmaz sorumluluğu.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü.
Neyi değiştirir bilmiyorum ama, bir kez daha hakları için mücadele eden, kendisi ve başkaları için daha iyi bir dünya isteyen tüm kadınlara ve bunu sahiplenen genç-çocuk herkese selamlar...

Öne Çıkan Yayınlar

Yapay Zeka ile Ne Yapıyorum?

Yapay zekayı nerede ve nasıl kullanıyorsun diye çok soran oluyor. İşte böyle kullanıyorum! 😊 Acayip zevkli, heyecan verici ve ufuk genişlet...