10 Nisan 2025 Perşembe

Çocuklarımıza Değil, Hayallerine Anne-Baba Olmak


Çocuk, anne-babanın gözlerinde öğrenir kim olduğunu ve öyle de karar verir kim olacağına.
Bazen tek bir bakışla cesaretlenir, bazen de tek bir sözle vazgeçer herşeyden.

Bu yüzden en çok anlaşılmadıklarında değil, sevilmediklerinde yalnız hisseder çocuklar.
Ama sevgiyle büyüyen çocuk da dünyayı sevgiyle büyütür.

Çocuklarımız doğduğunda dünyaya boş bir sayfa olarak gelmezler.
Küçük genlerinde kodlanmış zevkleri ve hevesleri vardır.
Bu duyguları zamanı geldiğinde açığa çıkmak, serpilmek ister.
İşte anne baba olmak, bu duyguları ezberden okuyabilmek değil, bu duyguları "anlayabilmek"tir.

Çocuklarımızın "geleceğini" düşünürken, "bugünlerini" ihmal etmemeliyiz.
Çünkü çocuk yaş aldıkça sadece "uzamaz", aynı zamanda biraz biraz "uzaklaşır".
Bu yüzden mesafe çok açıldığında sesimizi duyurmak da, sevgimizi göstermek de zorlaşır.

Ama en büyük hatamız, kendi eksik kalmış hayallerimizi, çocuklarımızın omuzlarına yüklememizde.
Onları kendi yerimize doktor yaparak şifa bulacağımızı, hayallerimizdeki gibi mühendis yaparak iyi olacağımızı zannederiz.
Oysa ki çocuklar, bizim hayallerimizi tamamlanmak için değil, kendi hayatlarını yaşamak için geldiler dünyaya.

Çocuklarımızın meslek seçiminden önce ilgiye, sevgiye, güvene, anlamaya ve anlaşılmaya ihtiyacı olduğunu defalarca dile getirdim.
Sadece bizi memnun etmek için yaşarlarsa kaybolacaklar.
Bu yüzden onlara yolculuklarında rehberden çok bir yoldaş olmamızın daha sağlıklı olacağına hep inandım.

Bir çocuk dünyaya geldiğinde bir meslek seçmez.
Sevgiyi seçer, ilgiyi seçer, anlayışı seçer…
Ve sonra büyüdükçe o ilgiyle, o sevgiyle yeşerir; büyük bir ağaç olmaya aday olur.
Ama ağaç herşeyden önce ihtiyacı olduğu kök ister.
Güvende hissettiği, kendini ifade edebildiği bir toprak ister.
İşte o toprak anne-babalardır.

Maalesef çocuklarımız birçok yolculuklarında olduğu gibi, meslek seçerken de yalnız bırakılıyor.
“Elalem ne der?" saçmalığı burada da defalarca karşımıza çıkıyor.
Sanki çocuklarımızı onlar için büyütüyoruz, başkaları "aferin" desin diye yetiştiriyoruz.

Oysa çocuklarımız bize ait değil, bize emanettir.
Bizim devamımız değil, tasarımız değil, hayalimiz hiç değil!
Kendilerine ait bir yolda, sadece onlara anlayışla eşlik etmemizi bekleyen misafirler...

Çocukların hayallerini, bir sınavdaki nota, karnelerindeki birkaç rakamla gömüyoruz.
Çocuğun gözlerindeki ışığı, başkalarının başarı tanımlarına göz göre göre feda ediyoruz.
Sonucunda da ona bir meslek seçtirmiyoruz aslında; çocuğu kendisi olmasından vazgeçmeye zorluyoruz.

“Sen ne olursan ol, hangi mesleği seçersen seç, yeter ki işini severek yap.
Çünkü insan ancak sevdiği işi yaparken, hem kendini hem de dünyayı iyileştirebilir.”


Bir çocuk ancak bu sözü duyarsa büyür.
Kendi hayatını gerçekten yaşamaya o zaman başlar.

Ama kendi istediği mesleği seçtiği için değil.
Özgürce seçebildiği, hayallerinin peşinden gidebileceği için mutludur.
Hata da yapsa, sonu pişmanlık da olsa yine mutludur.

Çocuğumuzun sadece mesleğini değil, hayatını seçmesini desteklemeliyiz.

Bir çocuğun hayatına yapılan en büyük yatırım, ona duyulan güvendir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayınlar

Yapay Zeka ile Ne Yapıyorum?

Yapay zekayı nerede ve nasıl kullanıyorsun diye çok soran oluyor. İşte böyle kullanıyorum! 😊 Acayip zevkli, heyecan verici ve ufuk genişlet...