19 Temmuz 2024 Cuma

Meslek Seçiminde Ön Yargılar


Son yüzyılın en dahi insanı Einstein'ın mükemmel ötesi tespitlerine mutlaka rastlamışsınızdır.
Atomu parçalamaktan çok daha güç olduğunu belirtir ön yargıları yıkmanın ve kalıpları kırmanın.
Meslek seçiminde ön yargılarla, tabularla ve dayanılmaz çevre baskıları ile karşılaşırız.
Bu peşin hükümlerle hayatımızı kökünden değiştirecek kararı alırken ciddi anlamda sınanırız.

Meslek seçimi kararı kim olduğumuzu ve gelecekte nasıl bir hayat yaşayacağımızı belirler.
Ancak bu hayati seçimi yaparken ön yargılar önümüzde aşılması güç kalın bir duvar oluşturur.
Bu duvar yolumuzu keser, bizi en fazla tatmin edecek ve en mantıklı olan seçimi yapmamızı engeller.
Böylelikle ne özgürce karar verebiliriz ne de bu seçim adil olur.

Yaygın ön yargıların başında cinsiyetçilik gelir.
Bazı meslekler sanki tapulu mallarıymış gibi erkek mesleği, bazıları da kadın mesleği olarak görülür.
Bunu kişinin ve ailesinin ekonomik ve sosyal durumu takip eder.
İmkanları kısıtlı olanlara belli meslekler layık görülürken, bazı meslekler zengin mesleği olarak kabul edilir.

Yine genel olarak bazı meslekler hakkında o meslekleri icra edebilmek için akademik olarak çok başarılı olmak gerektiği sanılır.
Akıllı ve zeki insanların bu meslekleri tercih etmedikleri zaman başarısız oldukları ya da zekalarını ziyan ettikleri düşünülür.
Bazı mesleklerin değeri de toplumdan topluma değişiklik gösterir.
Kimine göre prestijli olan meslek diğerine göre boş ve gereksiz gelir veya bir hobi olarak görülür.

Tüm ön yargılar insanların meslek seçerken yeteneklerini, tutkularını, hayallerini ve potansiyellerini harcamalarına neden olur.
Bu yüzden saygın olarak kabul edilen bir çok meslekte isteksiz ve hevessiz çalışanlarla karşılaşırız.
Mutsuz, tatminsiz ve hatta işe yaramaz çalışanlar işte ön yargılar nedeniyle doğru mesleği seçemeyenlerden çıkar.
Çünkü ön yargılar kendi değerlerine baskın gelmiş, kendi isteklerini gözardı ettirmiştir.

Tıp ya da mühendislik mezunu olup da şarkıcı, oyuncu, sanatçı olmuş birçok ünlü isim vardır.
Bu kişiler ön yargı duvarını aşarak nihayet isabetli kararlar verebilen şanslı bir azınlık kesim.
Bunlar kadar şanslı ve cesur olmayan bir çok insan ise yanlış mesleklerde çalışmaya çalışıyor.
Geçip giden zaman boyunca da ön yargıların neden olduğu kararsızlıklar içinde boğulmaya devam ediyor.

16 Temmuz 2024 Salı

Köşe Kapmaca Başlıyor: YKS


Yine yeni yeniden YKS tercih maratonu başlıyor.
Bu yıl da tercih dönemi ilginç şekilde YKS sonuçlarının açıklanması sonrasına denk geldi. (!)
Hemen istatistik verilere bakarak tahminlere başlayalım:

Geçtiğimiz yıl sınava başvuran aday sayısı 3,5 milyon ile rekor kırmıştı.
Bu rekorda öğrencilik elde ederek ulaşım masraflarından ciddi oranlarda kurtulmak isteyenlerin payı büyüktü.
Bu yıl sınava başvuranların sayısı ise 3 milyonda kaldı.

Önemli bir detay var:
Geçtiğimiz yıl sınava ilk defa girenlerin sayısı 900 bin kadardı.
Bu yıl ise 1,4 milyon lise son sınıf öğrencisi sınava ilk defa başvurdu.
Bu sayıdaki 500 bin kadarlık artış ise ilköğretime başlama yaşının değiştirilmesi nedeniyle gerçekleşti.
5-6 yaş gurubu 12 sene önce birlikte ilkokula başladıkları için bu devreler 1. sınıftan itibaren okullarda şişmiş bir şekilde geliyordu zaten.

Yani geçen yıl öğrenci olup öğrenciliğin nimetlerinden yararlanmak isteyen 2,6 milyon aday varken, bu yıl bu sayı 1 milyon azalarak 1,6 milyonda kaldı.
Bu kişilerin büyük çoğunluğu öğrenci olmayı başarıp öğrenci akbillerini aldıkları için bu yıl sınava girmemişler.
Sırf bu nedenle geçtiğimiz yıl açık öğretim kontenjanları beklenmedik şekilde 1,7 milyon sıralama ile kapatmıştı.
Örgün eğitimler ise 2,8 milyonlarda öğrenci kabul etmişti.

Bu yıl 2 önemli değişiklik olacak.
İkinci öğretim kontenjanları kapatıldı.
İstanbul'da ise 30 yaş üstü öğrencilere öğrenci indiriminin kaldırılması planlanıyor.
Ayrıca fazladan ilk defa tercih yapmak isteyen 500 bin aday var.
Bütün bunlar taban puanlarda ve sıralamalarda önemli değişikliklere neden olacak.

YÖK tarafından bilişim ve yapay zeka alanında önemli ön lisans ve lisans bölümleri açılacağı duyurulmuştu.
Bu bölümlerin kaç puan ile kapatacağı belli değil.
Bir de 34 yaş üstü kadın kontenjanı gibi bir şey var.
Geçtiğimiz yıl bu kontenjandan baraj puanı bile geçemeden Boğaziçi Üniversitesine yerleşen adaylar gündem olmuştu.
Tam bir köşe kapmaca yaşanacak.

2 Temmuz 2024 Salı

Mükemmel Baba Olmak Üzerine

"Toplumumuzda, babaların ve annelerin çocuklarını adam yerine koyarak onların gözüyle olaylara bakmaları geleneği yok.
Söyledikleri kendilerine gösterilse, "Ben öyle demek istemedim! Beni yanlış anlamışlar." derler.
Çünkü niyetleri öyle ama o niyet doğru bilgiyle beslenmedikçe çok yanlış ve kötü sonuçlar doğuruyor.
Yani birçok baba ve anne çocuğu azarlayarak, eleştirerek çocuğuna yardım edeceğini ve onları daha başarılı kılacağını sanıyor.
Ne var ki tam tersi bir sonuçla karşılaşıyorlar.
"
Doğan Cüceloğlu

Baba olmak zordur. Babalık yapmak daha zordur.
Anne olmak nispeten kolaydır, çünkü genlerin ve hormonların desteği vardır.
Doğuştan anne olunabilir, ama baba olmak sonradan öğrenilir.

Dünyada kusursuz bir baba yok.
Her baba ve çocuk ilişkisinin hikayesi ayrı, her biri kendine özgü yolculuklar.
Mükemmel baba olmak zor ama imkansız değil.
Babanın sunacağı ilgi, sevgi, fedakarlık ve rehberlik onu çocuğun gözünde "mükemmel baba" yapabilir.

Baba güçtür, baba güvendir, baba "yalnız değilsin" duygusunu verendir.
Bunun için çocuk ile ilişkisinde hep olumlu, uyumlu ve esnek olmalıdır.
Çocuğun hayat yolculuğunda yalnız olmadığını yaşatacak kişidir baba.

Baba her koşulda tüm sahip oldukları ve olamadıkları ile çocuğu kabul etmeli ve sevgisini hissettirmeli.
Çocuğu her zaman dikkatle dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve düşüncelerine saygı duymalı.
Bu sevgi koşulsuz ve şartsız olunca çocuk için paha biçilmez olacak.

Çocuğun dünya ile kurduğu ya da kuracağı ilişkiyi anneden çok baba belirler.
Çünkü çocuğun dış dünyaya açılan kapısının anahtarı babadır.
Çocuk anne ile olan organik bağından ve ona olan bağımlılığından baba ile hasarsız şekilde kurtulabilir.

Çocuk hayatta mutlu olacaksa ya da bir şeyleri başarmış olacaksa bu ancak hayallerinin peşinden gitmesi ile mümkün olur.
İşte bu hayalleri kurduran da, onların peşinden gitmesine teşvik eden de babadan başkası değildir.
Çocuğun kendisini herhangi bir konuda yetersiz hissetmesinden koruyacak kişi de babadır.

Otoriter olmayan baba çocuğu dış dünyaya karşı hazırlıksız bırakır.
Ancak otorite demek katı kurallar koymak, sertlik göstermek değildir.
Hem ev içinde hem de evrensel kuralların belirlenmesi ve bunlara uymak için teşvik etmek otoritedir.
Otorite olmazsa disiplini olmayacak. Disiplin olmazsa hiçbir istediğini elde edemeyecek.

Kuralları ve sınırları ancak baba verebilir.
Çocuk dışarda hayatın nasıl işlediğini ve nasıl çalıştığını kuralları ve sınırları benimsediğinde anlayabilir.
Bunu sevdirerek öğretmek de babanın yapabileceği bir iştir.

Çocuk istemeden bir hata yaptığında babasının yanında olacağını bilecek.
Kendi kararı ile bir hata yaptığında ise yine babasının desteğini görmek isteyecek.
Babasından "hoşgörü" gören çocuk da hayatı boyunca hep "hoşgörülü" olacak.

Bir erkeğin hayatta en büyük başarısı, ulaşabileceği en üst seviyesi: mükemmel bir baba olabilmekten başka bir şey değildir.
İşte bu yüzden mükemmel babalar; pelerini olmayan gerçek süper kahramanlardır.

10 Haziran 2024 Pazartesi

Türkiye'de Kısa Yoldan İş Sahibi Yapabilecek Eğitimler


Türkiye'de son yıllarda artan işsizlik oranları, insanları farklı arayışlara yönlendiriyor.
Özellikle yüksek öğrenim ve üniversite mezunlarındaki işsizlik artışı da bu durumu mecbur kılıyor.
Aslında kısa sürede iş sahibi olmayı sağlayabilecek birçok alternatif eğitim ve sertifika imkanı mevcut.
Bu sertifika programları ve eğitimler ile belirli alanlarda temel bilgi-beceriler kazanmak ve iş bulma şansını yükseltmek mümkün.

Bilgisayar temelli eğitimler ile ofis programlarını etkili şekilde kullanabilecek seviyelere erişilebiliyor.
Bunun yanında web tasarım - grafik tasarım gibi kurslarda önemli eğitimler veriliyor.
Sosyal medya uzmanlığı eğitimleri sayesinde kişiler sosyal medya platformlarının yönetimi ile pazarlama ve reklamcılık işlerine hazır hale gelebiliyor.
Daha ileri gitmek isteyenler için bilgisayar programcılığı alanında da iş ve meslek sahibi yapabilen önemli fırsatlar var.
Üstelik tüm bu dijital eğitimler Udemy, Coursera, Khan Academy, edX gibi dijital platformlarda ücretsiz bir şekilde bile alınabiliyor.

Eğer ilginiz ve yatkınlığınız var ise muhasebe ve finans alanlarında da iş sahibi yapabilen birçok eğitim imkanı mevcut.
Ekonomi bilgilerini ve muhasebenin temellerini kısa sürede uygulamalı bir şekilde öğretebilen sertifika programları meslek sahibi yapıyor.
Ülkemizde muhasebe ve finans alanında nitelikli çalışanlara olan ihtiyaç oldukça yüksek.
Ayrıca bu sektördeki işsizlik oranı %2'nin altında olması bu eğitimleri cazip hale getiriyor.

Ek olarak yabancı dil kursları başta İngilizce, Almanca, Fransızca gibi dillerde eğitimler veriyor.
Bu yabancı dillerde ilerlemeler kaydedenler birçok sektörde iş bulma şanslarını önemli ölçüde artırıyor.
Türkiye'de hala en kolay bulunabilen işlerin başında güvenlik işleri bulunuyor.
Sertifikalı güvenlik görevlisi eğitimleri hızlı bir şekilde iş ve meslek sahibi yapabiliyor.

Bu imkanların yanında halk eğitim merkezleri ve yerel yönetimler tarafından sunulan meslek eğitim merkezlerinde de önemli eğitim programları bulunuyor.
Özellikle el becerileri isteyen, kuaförlük, terzilik, aşçılık, pastacılık gibi mesleki eğitimlerle kolay yoldan meslek sahibi olunabiliyor.
Bu meslekleri edinenler kolaylıkla hem iş bulabiliyor hem de işyeri sahibi olabiliyor.
Ayrıca diş hekimi asistanlığı, tıbbi sekreterlik, eczane yardımcılığı gibi sağlık alanındaki eğitimlerle de iş sahibi yapabilecek sertifikalar edinilebiliyor.

6 Haziran 2024 Perşembe

Türkiye'de En Yüksek İşsiz Kalma Riskli Meslekler

Teknoloji ile otomasyonun gelişmesi ve yaygınlaşarak normalleşmeye başlaması tüm dünyada birçok mesleği tehdit ediyor.
Her ne kadar teknolojik altyapılar ve yatırımları ülke olarak dünyadan biraz geriden takip etsek de özellikle üretken yapay zekâ teknolojisinin tüm dünyada eş zamanlı olarak kullanıma açılması bazı mesleklerin değişimi ve dönüşümünü bizim için de geçerli kılıyor.

Kesin ve net olarak bilemesek de mevcut trendlere ve araştırma verilerine baktığımızda yakın gelecekte Türkiye'de işsiz kalma riski yüksek olan meslek gruplarını şu şekilde tahmin edebiliyoruz.
Bu mesleklerde çalışanların geleceğin dijital becerilerini hızlı bir şekilde edinmeleri şart.

1.Sekreterler, veri giriş operatörleri, muhasebeciler, bankacılık çalışanları, sigortacılık çalışanları gibi ofis çalışanları en yüksek riskli grup olarak görülüyor.
Özellikle üreten yapay zekâ teknolojileri birçok rutin ve tekrarlayan görevi kolaylıkla otomatikleştirmeye devam ediyor.
Bu sayede bu işler daha az insan kaynağı ile daha hızlı, daha hatasız ve daha ucuz bir şekilde gerçekleştirilebiliyor.
Verilere göre 2015 yılından itibaren gelişmiş ülkelerde bu sektörlerde çalışan sayısı azalırken,
Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde ise durgunluk görülüyor.
Çalışan profili dijital beceriler temelli meslek gruplarına doğru kayıyor.
Birkaç tuşa basarak muhasebe, bankacılık ve sigortacılık işleri yerine getirilebiliyor.

2. Mağaza ve market çalışanları, kasiyerler, satış elemanları gibi perakende sektörü çalışanları da işlerini kaybetme riski yüksek olan meslekler arasında.
Son yıllarda e-ticaret uygulamaları ve harcamalarının katlayarak büyümesi fiziksel mağazaları önemli derecede etkiledi.
Asgari ücret ve kiralardaki anormal artış da mağaza sayılarını olması gereken seviyelerin altına geriletti.
Tüketicilerin önemli bir bölümü mağazaları sadece ürün denemek için kullanıyor ve e-ticaret üzerinden daha hesaplı siparişler oluşturuyor.
Bu sektörde çalışanların yine dijital becerilerle birlikte sosyal medya kullanımı ve müşteri ilişkileri yönetimi gibi alanlarda yeni beceriler kazanmaları gerekecek.

3. Taksi-otobüs gibi yolcu taşıma şoförleri ile kamyon-tır gibi yük taşıma şoförleri ve deniz-havacılık çalışanları gibi taşımacılık sektörü çalışanlarının da çok da uzak olmayan bir gelecekte işlerini kaybetme tehlikesi yaşayacakları öngörülüyor.
Mobil uygulama tabanlı yolcu taşıma hizmetleri tüm dünyada olduğu gibi bizde de gün geçtikçe popülerleşiyor.
Hem karadan hem de havadan ulaşım sağlayacak otonom ve güneş enerjisiyle çalışabilen bir çok yeni teknolojide de hızlı ilerlemeler devam ediyor.
5G sonrası sürücüsüz araçları daha sık görmeye ve kullanmaya başlayacağımız dile getiriliyor.
Yine deniz ticaretinde gemi sistemleri ve limanlarda kullanılan otomatik taşıma sistemleri ile denizcilik çalışanlarında daralma devam ediyor.

4. Çiftçiler, hayvancılık çalışanları ve orman işçileri gibi tarım sektörü çalışanları da ne yazık ki riskli gruplar arasında.
Makineleşmenin artması ile sayıları azalan tarım çalışanları, yapay zeka destekli yüksek tarım teknolojileri kullanan ülkeler ile rekabet edemiyor.
Yeni teknolojileri geliştiren ve kullanan ülkeler çok az çalışan ile çok daha fazla hasat topluyor ve ihraç ediyor.
Ülkemizde tarım sektörü çalışanlarının ciddi bir bölümü büyük şehirlere vasıfsız işler için göç ediyor.
İklim değişikliğinin etkileri ile birçok ürün grubunda kayıplar yaşanması ve sonucunda üretimde düşüşe neden olması da tuz-biber oluyor.

McKinsey'e göre 2030 yılına kadar Türkiye'de 800 bin ile 2 milyon arasında iş otomasyon nedeniyle kaybolacak.
Kaybedilecek işlerin %43'ü üretim sektöründe olacak.
Yeni yaratılacak işlerin ise %60'ı hizmet sektöründe olacak ve bu işlerde tamamen dijital becerilere ihtiyaç duyulacak.

OECD tarafından yayınlanan rapora göre Türkiye'de otomasyon 2030 yılına kadar 8 milyon işi etkileyecek.
Raporda, en riskli meslek grupları tekrarlayan ve rutin görevleri içeren meslekler olarak belirtiliyor.
Ayrıca olumsuz sonuçların önüne geçmek için eğitim ve beceri geliştirmeye yatırım yapmanın en etkili yol olduğu vurgulanıyor.

TÜSİAD'ın çalışmasına göre Türkiye'de 2030 yılına kadar 5 milyon işin yine otomasyon nedeniyle kaybolabileceği öngörülüyor.
TİSK'in yaptığı araştırmaya göre otomasyon önümüzdeki 10 yıl içinde 5 milyon iş kolunu etkileyecek ve işlerinin yarıya yakını insan-makine birlikteliği ile yapılacak.
 
Dünya Bankası raporunda ise Türkiye'de otomasyona en açık alanların orta ve düşük vasıflı işler olduğu ve yeni teknolojilerin yüksek vasıflı ve düşük vasıflı işçileri orantısız bir şekilde etkileyeceği belirtiliyor.
ILO'nun raporunda da otomasyonun gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri farklı şekillerde etkileyeceği, beceri ihtiyaçlarının da mevcut işlerden çok farklı olacağı yer alıyor.

10 Mayıs 2024 Cuma

Geleceğin İş Dünyası Yazı Dizisi 5: Esnek Çalışma


Grup görüşmelerimizde gençlere net bir soru soruyoruz:
"Aranızdan kaç taneniz bir ofiste sabah saat 9'dan akşam 18'e kadar çalışabilir/çalışmak ister?"
100 öğrenciden en fazla 5'i bu şekil bize uyar şeklinde yanıtlıyor.
Görünen köy kılavuz istemiyor, iş ve meslek fark etmeksizin standart iş tanımları ve çalışma biçimleri onların beklentilerini artık karşılamıyor.

Güzel projeler ürettiğiniz ve iyi paralar kazandığınız bir işyeriniz var.
Bir "Grafik Tasarımcı" ihtiyacınız oluştu. Bir ilan verdiniz ve başvuranlardan en iyi 10'u ile görüşme yapacaksınız.
Ancak görüştüğünüz tüm adaylar sanki aralarında anlaşmış gibi aynı şeyi istiyorlar:
"İşi eksiksiz, hatta fazlasıyla yaparım. Ancak her gün ofise gelmek istemiyorum ve hangi saatlerde çalışacağıma ben karar vermeliyim!"
Bu istek ve beklentilere işverenler daha ne kadar kayıtsız ve duyarsız kalabilirler?

Esnek çalışma, çalışanların çalışma saatlerini, yerini ve şeklini özgürce seçebilme imkanını sunan bir çalışma biçimi.
Uzaktan çalışma, hibrit çalışma, yarı zamanlı çalışma, tele çalışma, mobil çalışma ya da sıkıştırılmış çalışma gibi seçenekler sunuyor.
İşyerine her gün gitmeden, evden ya da uzak herhangi bir konumdan bilgisayar, internet ve telefonla yapılan çalışmalar birer esnek çalışma biçimi.
Bu şekilde çalışanlar zamanlarını yollarda harcamıyor, kendilerine, ailelerine ve özel hayatlarına daha fazla zaman ayırabiliyor ve istedikleri-tercih ettikleri hayatları yaşayabiliyorlar.
Ayrıca bu durum işe gidip-gelme ihtiyacını ve gerekliliğini ortadan kaldırarak trafiği ve çevreyi de dolaylı olarak olumlu etkiliyor.

Esnek çalışma günümüzde birçok farklı meslek dalı için uygun.
Özellikle bilgi ve iletişim teknolojileri, finans, danışmanlık, pazarlama, tasarım, çeviri, uzaktan müşteri hizmetleri gibi alanlarda çalışanlar rahatlıkla esnek çalışabiliyorlar.
Bunun dışında kendi işlerini kurmak isteyenler ya da serbest meslek sahibi olmak isteyenler için fazladan zaman sağladığı için bir fırsat olarak görülüyor.
Ayrıca büyükşehirler dışında kırsal ya da küçük şehirlerde yaşayanlar için iş arama ve çalışmada fırsat eşitliği sağlayabiliyor.
Yakın gelecekte sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerle çalışanların uzaktan da sanki ofisteymiş gibi çalışabildiklerini göreceğiz.

Esnek çalışmanın geleceğin iş dünyasının bir normali haline gelmesi bekleniyor.
Sadece çalışanlar için değil, işverenler için de birçok avantaj sunuyor.
İşverenlerin ofis alanı ve ekipmanı harcamalarını azaltırken, çalışanları için daha verimli, daha üretken ve tatmin edici çalışma ortamları sunuyor.
Gelecekte, esnek çalışma ve uzaktan çalışmanın iş dünyasında daha da yaygınlaşacağı bekleniyor.
Gelişen teknolojiler ve her şeyin dijitalleşmesi, bu modellere geçişin önünü açıyor.

Oxford Economics tarafından yapılan bir araştırmaya göre esnek çalışma modelleri çalışanların iş tatminini %20, üretkenliğini ise %13 oranında artırıyor.
Gartner'a göre, uzaktan çalışanların %77'si bu çalışma şeklini öncelikle tercih ediyor.
Esnek çalışma imkanı sunan şirketler de yetenekli çalışanları kendine daha kolay çekebiliyorlar.
FlexJobs'ın verilerine göre de esnek çalışma imkanı sunan iş ilanları son 5 yılda %57 oranında artmış.
Kariyer.net'e göre ise Türkiye'deki çalışanların %52'si esnek çalışma imkanı sunan bir şirkette çalışmayı tercih ediyor.

3 Mayıs 2024 Cuma

Geleceğin İş Dünyası Yazı Dizisi 4: Yumuşak Beceriler

21. yüzyılda değişim her alanda hızlanarak arttı.
Dünya değiştikçe sadece bilmek ve teknik bilgiye sahip olmak yetersiz kaldı.
İnsanlarla etkili iletişim kurabilen ve değişime kolayca uyum sağlayabilen bireyler daha başarılı oldular.
Hem iş hem de sosyal hayatlarında başarıya ulaşanlar bunu teknik becerileri ya da uzmanlıklarıyla değil, edindikleri gözle görülmez-elle tutulmaz becerileri ile gerçekleştirdiler.

Soft skills, teknik olmayan, kolaylıkla ölçülemeyen "kişilerarası" beceriler olarak tanımlanıyor.
Türkçemizde "yumuşak beceriler" veya ince beceriler" olarak da kullanılıyor.
Bir çalışanın değerini ve nereye kadar ilerleyebileceğini belirliyor.
Yumuşak becerileri çeşitli çalışanlar, başarı odaklı, daha yaratıcı ve daha yenilikçi olma eğiliminde oluyor.
Başarılı organizasyonların liderleri daha çok yumuşak becerileri derin kişilerden seçiliyor.

Yumuşak beceriler etkili sözlü ve yazılı iletişim, aktif dinleme, empati kurma becerileridir.
Karmaşık problem çözmeye yatkın olma, analitik düşünme, eleştirel düşünme, karar verebilme gibi zihinsel becerileri de içerir.
Kişilerarası beceriler olarak ekip ve takım çalışması, iş birliğine yatkın olma, uyum sağlama ve hatta liderlik gösterilebilir.
İnovatif düşünme, yaratıcı düşünme, yeni fikirlere açık olma, risk ve inisiyatif alabilme gibi değerli beceriler de yumuşak becerilerdir.
Bunlara ek olarak dürüstlük, güvenilirlik, adalet, saygılı ve hoşgörülü olma, sorumluluk sahibi olma gibi etik değerler birer "soft skills"dir.

Bu becerilere sahip çalışanlar daha verimli ve üretken bir şekilde iş görür.
İş arkadaşları, yöneticileri ve danışan-müşterileri ile iyi ve kaliteli ilişkiler yürütür.
Zamanlarını ve kaynaklarını tüketmeden etkili şekilde kullanır ve yönetir.
Değişimlere hemen uyum sağlar, zorluklarla yıpranmadan baş edebilir.
Strese dayanıklı olmaları nedeniyle iş ve sosyal hayatları dengeli bir şekilde ilerler.

Birçok meslek otomasyondan ve yapay zekadan etkilendi, etkilenmeye de devam edecek.
Ancak zengin yumuşak becerilere sahip çalışanlar gelecekte her meslekte her zaman değerli kalacaklar.
Çünkü bu becerileri makineler kolaylıkla taklit edemiyor ve kısa vadede etmeleri de beklenmiyor.
Daha çok rutin iş otomatikleşecek ve birçok mesleğe ihtiyaç ortadan kalkacak.
Ancak işler yumuşak beceri gerektiren alanlarda daha da yoğunlaşacak.

Geleceğin mesleklerinde yaratıcılık, problem çözme, eleştirel düşünme ve iletişim becerileri gibi yumuşak becerilerin ön planda olması bekleniyor.
WEF'in "Future of Jobs" raporundaki işgücünde en çok ihtiyaç duyulan 10 beceriden 7'si "soft skills".
Aynı raporda kısa süre içinde yumuşak beceriler gerektiren işler %25 oranında artacak.
McKinsey'e göre yakın zamanda yüksek düzeyde "soft skills" gerektiren 375 milyon yeni iş fırsatı ortaya çıkacak.
Indeed'e göre de "soft skills" sahibi çalışanların işe alınma olasılığının olmayanlara göre %50 daha fazla.

Öne Çıkan Yayınlar

Yapay Zeka ile Ne Yapıyorum?

Yapay zekayı nerede ve nasıl kullanıyorsun diye çok soran oluyor. İşte böyle kullanıyorum! 😊 Acayip zevkli, heyecan verici ve ufuk genişlet...